logo

Modern dünyanın gizli salgını "Küresel Depresyon"

Veriler, dünyanın ruh sağlığının pek de iyi olmadı yönünde. Her 5 kadından, her 12 erkekten biri depresyonda. Üstelik sorun sadece yetişkinleri etkilemiyor, okul çağı çocuklarının %2’si de depresyon kıskacında.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre depresyon dünyada gelecek 10 yıl içinde en çok görülen ikinci hastalık olacak. Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu da bu yıl, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde ana temayı depresyon olarak belirledi. Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen “Küresel Kriz: Depresyon” panelinde tüm dünyayı etkileyen sorun masaya yatırıldı.
Panelde, medya mensupları ve davranış bilimciler bir araya gelerek, depresyonu tetikleyen faktörleri ve depresyonu aşmanın yollarını tartıştı. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Davranış bilimleri çok geniş bir yelpaze. Biz davranış sağlığı alanında yeni bilimler üretirken toplumu etkileyen her türlü dış etkeni mercek altına alıyoruz ve saha araştırmaları yapıyoruz. Toplumu ve bireyleri etkileyen unsurlar arasında medyadan aldıkları haberler de yer alıyor. Özellikle cinayet, tecavüz, istismar, gasp gibi 3. Sayfa haberleri çoğu zaman karşımıza bir depresyon nedeni olarak çıkıyor. Kişiler bu haberlere duyarsız kalamıyor, “benim de başıma gelir mi” psikolojisine kapılıyorlar. Bu duygular önce takıntı, sonra da hayatlarını etkileyen etkenler haline dönüşüyor. Panelimizde bu duygu halini akademisyenler ve haberciler olarak ele almayı hedefledik” dedi.
Prof. Dr. Orhan Doğan, depresyonun 2004 yılında en çok yeti yitimine neden olan hastalıklar sıralamasında üçüncüyken, 2020 yılında ikinci, 2030 yılında birinci sırada yer alacağının öngörüldüğünü söyledi.
Depresyon hastalarının tedavi sürecinde kendilerine ve iyileşeceklerine inanması gerektiğini kaydeden Doğan, “iyileşme sürecinde kişisel sorumluluk alın, kendinizi eğitin, kendinizi ortaya koyun, kendinizi savunun ve hem destek almayı hem de destek vermeyi öğrenin” çağrısında bulundu.
Depresyon tedavisinde temel yaklaşımların antidepresanlar ve psikoterapiler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz ise “Dünyadaki depresif hastaların ancak %25’i tedavi olanaklarından yararlanabiliyor. Depresyon tanısını koymak konusunda hekimlerin zaman zaman yetersiz kaldıkları görülmektedir. Türkiye’de yapılan bir araştırmada 100 depresyonludan sadece 12’sine doğru tanı koyabildiği saptanmıştır. Yeterli tanı ve tedavi olmayan depresyon hastalarında intihar ve kalp hastalıkları riski daha yüksek. İntiharların %60’ı bir duygudurum atağı sırasında oluşmaktadır. Koroner arter hastalarının %17-27’sinde majör depresyon saptanmıştır. Koruyucu etkenlerin güçlendirilmesi için çocuk ve gençlerin sosyal becerilerini geliştiren programlar, erişkinler için egzersiz programları ve anne-babaların eğitilmesi önemlidir” diye konuştu.
Dilbaz, “Stresten kaçının. Çalışma saatleriniz ön görülebilir ve baş edilebilir olsun. Hem fiziksel hem zihinsel egzersiz yapın. Sağlıklı ve dengeli beslenin. Stresinizi azaltmak için rahatlama tekniklerini kullanın. Sağlıklı uyuma alışkanlığı edinin. Kendinize günlük ve aylık programlar yapın. Kendinize zaman tanıyın, sabırlı olun” tavsiyelerinde bulundu.