logo

Güneş enerjisi iyi yönetilmeli

Yüksek enerji talebi ve bunun artacağına ilişkin öngörüler enerji sektörünü en önemli yatırım alanı olarak öne çıkarıyor. Görüldüğü kadarıyla bu alandaki yatırımlar bugün ve yakın gelecekte, hatta daha uzun bir süre kesintisiz sürecek. Bu süreç iyi yönetilmeli. 
Çünkü konu, sadece sektör için değil, ekonominin bütünü için de çok önemli. Öncelikle enerji sektörünün üretim, iletim, dağıtım ve ticaret ayaklarının senkronize bir şekilde geliştirilmesi gerekiyor.
İletime bugün itibariyle hala kamusal bir alan gözüyle bakılıyor. İletim şebekeleri kamu eliyle yönetiliyor ve yatırımlar da esas itibariyle devletin sırtında.
Dağıtım özelleştirmeleri tamamlanmak üzere...
Dolayısıyla buna dönük yatırımlar artık büyük oranda özel sektörün sırtında. İhaleleri alan firmalar, tekliflerini sunarken bu yatırım ihtiyacını da göz önünde bulundurmuş olmalılar. Enerji ticareti ise gerekli şartların yerine getirilmesi kaydıyla sektöre yeni oyuncu giriş ve çıkışlarına en açık alan.
Sağlıklı bir enerji piyasası oluşabilmesi için gereken altyapının, yani borsanın bu yıl içinde kurulması bekleniyor. Tasarı Meclis’te...
Evet, enerjinin iletim, dağıtım ve ticaret ayaklarında son görünüm özetle böyle. Asıl önemlisi ise üretim ayağı. Çünkü olmayan enerjinin iletimi de dağıtımı da ticareti de yapılmaz. Enerji üretimi ve yatırımları bundan böyle daha çok özel sektörün sırtında olacak.
Çünkü hem üretim özelleştirmeleri başladı hem de artık devlet kendisi üretime doğrudan yatırım yapmak yerine özel sektörü buna teşvik ediyor. Peki bu yatırım rüzgarına karşın, klasik teşvik sistemi içinde bir yeri var mı bu sektörün? Olduğu pek söylenemez. Ancak elektrik üretimi yatırımlarında kullanılan girdileri yerlileştirme konusunda adım atıldı. “Yerli türbin, yerli malzeme kullan, üreteceğin elektriği daha yüksek fiyattan sat” diye özetlenebilecek bir özendirici yaklaşım söz konusu.
Bu bile Avrupa Birliği tarafından bizce haksız bir “rekabet” soruşturmasına konu edildi. Umarız uzun vadede baş ağrıtmaz. Ama bir yandan da çözüm aranması şart. Rüzgâr yatırımları yıllardır ön planda olmasına rağmen, yerli rüzgar türbini üretiminde ciddi bir yol katedildiği söylenemez.
Bırakın yerliyi, yabancıların gelip de Türkiye’de üretim yapması konusunda çok ciddi adımlar atılmış değil. Türkiye benzeri bir süreci güneş hücresi ve güneş paneli konusunda da yaşar mı? Gelişmeler bir umut ışığı taşıyor. Biri Gaziantep’te biri de İstanbul Tuzla’da iki güneş paneli üretim tesisi kurulmuş durumda.
SolarTurk Gaziantep’te üretime başladı.
China Sunenergy’nin Seul Enerji ortaklığıyla kurduğu fabrikada da üretim başlıyor. Ayrıca lisanssız elektrik üretimine girecekleri hedefleyen daha lokal ve küçük ölçekli yatırımların da sinyalleri geliyor.
Umarız rüzgar türbini konusundaki kaplumbağa hızı güneş hücresi ve paneli konusunda yaşanmaz da, önümüzdeki yıllara damgasını vuracak güneşe dayalı enerji yatırımları bir yandan kaynak çeşitliliğine katkıda bulunurken bir yandan da bu yatırımların oluşturduğu katma değerin ağırlıklı bölümü ülke içinde kalabilir…
Bu konuda her şeyi başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK olmak üzere enerji yönetiminin üzerine yıkmamak lazım. Başta Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlara da büyük iş düşüyor...

MEHMET KARA / Dünya