Tıbbı teknolojinin hızla ilerlemesine rağmen kronik hastalıklarda aynı hızla ilerlemeye devam ediyor. Gıdaların raf ömrünü uzatan kimyasal katkı maddeleri ve sağlıksız beslenmeler yüzünden oluşan kronik hastalıklar birçok insanın hayatında mücadele ettikleri sağlık problemlerine sebep oluyor.
Türkiye’de geçmiş yıllarla günümüzü karşılaştırdığımız da uzun ömürlü gıdaların artması ile ortalama ömrün arttığı değil azalmakta olduğu görülüyor. Peki, sağlıklı beslendiğimize emin misiniz?
Ne oldu doğal ortamda otlayan hayvanların sütlerine, o sütlerden yapılan lezzetli peynire kaymaklara yoğurtlara? Teknolojiye yetişeceğiz diye modern yaşayacağız diye yediklerimizde mi yapaylaşacak sağlıksız olacak?
Artık biliniyor ki bütün tüketilen hazır gıdaların içinde katkı maddeleri var. Bu katkı maddelerini masum hale getirmek için tek başına tüketildiğinde zararsız deniliyor ama hepsi birlikte toplanıp tüketildiğinde korkunç sonuçlar doğuran gıda katkı maddelerine ‘dur’ dememizin zamanı geldi geçiyor bile.
Biz dur demediğimiz takdirde raf ömrünü uzatan katkı maddeleri vücudumuzu esir almaya devam edecek. Eskiden bakkallar vardı şimdi her yer market zincirleriyle dolup taşıyor. Gıdalar mevsiminde tüketilirdi organikti şimdi ise her mevsim bütün gıdaları bulmak mümkün.
HAZIR GIDALARDAN UZAK DURUN
Koruyucu katkı maddeleriyle raf ömrü uzatılan, aromalarla cazibesi arttırılan ve yapay tatlandırıcılarla paketlenmiş hazır gıdaların sağlığa zarar verdiğini dile getiren Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları ABD Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Ahmet Aydın, sağlıklı beslenme için doğal ve taze beslenmeyi, kutulanmış gıdaların yenilmemesini, sebze ve meyveleri mevsiminde taze olarak tüketilmesini ve doğal ortamında yaşayan hayvan ürünlerinin tüketilmesini öneriyor.
Gıdaların raf ömrü uzadıkça insan ömrünün kısaldığına dikkat çeken Aydın,” Genetiği değiştirilmiş bile olsa taze yiyecekler paketlenmiş, süslenmiş gıdalardan çok daha iyiler. Herkes bilinçli davranırsa çok şey değişebilir.” dedi.
SÜTÜ SÜT OLARAK TÜKETMEYİN
Dengeli ve sağlıklı beslenmenin en temel öğelerinden birisi olan sütün veya sütten yapılan yiyeceklerin faydalarını saymakla bitiremeyiz. Ancak sütte artık raf ömrü için tüketilen gıdalar arasına girdi.
Sütün raf ömrünü uzatmak için yapılan pastörizasyon ve UHT’nin bazı hastalık yapan bakterileri kaldırırken, faydalı bakterileri de yok ettiğini, sütün içindeki faydalı bakterilerin hastalık yapmadıkları gibi bir çok hastalığı da önlediğini, sütün kesilmesini ve ekşimesini sağladığını ifade eden Aydın, “ Süt, çok faydalı tüketilmesi gereken bir ürünken pastörizasyon, UHT ve homojenizasyonla çok zararlı hale geliyor. Sütü süt olarak değil, süt ürünü olarak kullanın.” dedi
Sütün canlı bir gıda olduğunu, canlı bir şeyin mühendislik haline sokamayacağımızı vurgulayan Aydın; “Kaynatma da pastörizasyon sütteki faydalı mikropları (probiyotikler) öldürüyor. Amaç sütün ekşimemesi. Fakat aynı nedenle ısıl işlemden geçen süt faydalı mikroplarını da (probiyotikler) kaybediyor. Halbuki o sütten yoğurt mayalarsanız tekrar probiyotiklerine kavuşuyor. Ama ekşimeyen yoğurtların böyle bir özelliği yok, onlar da geleneksel yoğurt değil.” dedi.
ÖMRÜNÜZÜ UZATIN RAF ÖMRÜNÜ DEĞİL
Raf ömrü uzayan gıdaların kaldırılması için vatandaşı bilinçlendirmekten sağlığa zararlı her türlü maddenin karşısında duracağını gerçekleri söylemekten vazgeçmeyeceğini söyleyen Aydın, süt alırken nelere dikkat etmek gerektiğini vurguladı; “ Mümkünse günlük keçi sütü tüketin. Keçi çok dik yerlere çıkar en körpe otları ve filizleri yer. Bu nedenle vitamin ve mineral açıdan sütü daha zengin ve sağlıklıdır. Keçi sütünün folik asit içeriği anne sütündekinden pek farklı değildir. Temiz olduğuna güveniliyorsa sokak sütçüsünden de süt alınabilir. Şehirdeki en iyi seçenek, günlük pastörize şişe sütleridir. Yoğurt ve sütlerin süt tozundan ve margarinden yapılmadığının garantisini isteyin. Süt ürünü (yoğurt, peynir, kefir, vb.) tüketin. Sadece ekşiyen, kesilen ve kaymak bağlayan süt ve yoğurtları yiyin (bulursanız)!” dedi.
Haber7