İnsan sağlığı için tehlikenin 65 desibelden (dB) sonra başladığı belirtilirken bugün birçok büyük kentte bu sınırın aşıldığı, insanların gürültüye maruz kaldığı ifade ediliyor.
Kent yaşamında giderek artan gürültü kirliliğinin, birey ve toplum sağlığı üzerinde hafife alınmaması gereken olumsuz etkileri bulunuyor. Gürültülü ortamlar, geçici veya sürekli işitme kaybı, yüksek tansiyon, solunum yetmezliği, aşırı sinirlilik, çabuk öfkelenme gibi sağlık sorunlarına neden oluyor. Uzmanlar, gürültü kirliliğinin önüne geçilmesi için önlem almak ve azaltmak yükümlülüğü bulunan ilgili kurum ve kuruluşların görevlerini yapmadığını belirterek “Gürültü kirliliğini önlemler alarak azaltmak mümkün” dedi.
İnsan sağlığı için tehlikenin 65 desibelden (dB) sonra başladığı belirtilirken bugün birçok büyük kentte bu sınırın aşıldığı, insanların gürültüye maruz kaldığı ifade ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü’nün çevre durum raporunda ise Şişli, Beşiktaş, Kadıköy ve Bakırköy, İstanbul’un en gürültülü ilçeleri olarak geçiyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selma Kurra, gürültünün ciddi bir çevre kirliliği türü olduğuna belirterek “Türkiye’deki Çevre Yasası’nda da gürültü kirliliği, hava, su ve toprak kirliliği ile birlikte anılıyor. Birçok ülkede toplumu etkilenmesi açısından diğer kirliliklerin başında geliyor” dedi.
Gürültü kirliliğinin insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kurra, “Gürültülü yerlerde çalışanlarda geçici veya sürekli işitme kaybı, yüksek tansiyon ve solunum yetmezliğinin yanı sıra aşırı sinirlilik, çabuk öfkelenme gibi ciddi psikolojik sorunlar ortaya çıkarken insanlar bu sebepten katil bile olabiliyor. Öte yandan gürültülü işyerlerinde verim düşük oluyor” diye konuştu.
Cumhuriyet