Avrupa'daki borç krizi devam ediyor. Euro Bölgesi'ni tehdit eden kamu borç krizinin çözümü için liderlerin defalarca toplanmasına karşın, henüz tam anlamıyla piyasaları rahatlatacak bir karar alınamadığı gibi, krize karşı da ortak bir mekanizma kurulmuş değil.
Yunanistan'a yapılan bütün yardımlara, borç silmeye, yapısal reformlara ve kemer sıkma önlemlerine rağmen, Yunanistan'ın borç problemi büyümeye devam ederken, Avrupa Birliği'nin de baş ağrısı olmaya devam ediyor...
Yunanistan'da kamu borç krizinin patlak vermesinin üzerinden tam üç yıl geçti. Yunanistan'ın borçlarının bir kısmının silinmesine, kalan kısmın da yapılandırılmasına ve yapılan tüm yardımlara rağmen Yunanistan cephesinde işler yolunda gitmiyor.
Tüm borç silme ve yapılandırma operasyonlarıyla birlikte, Yunanistan için hazırlanan iki ayrı programda toplam 240 milyar Euroluk kurtarma paketi hazırlandı. Tüm tasarruf önlemlerine ve yardımlara rağmen Yunanistan'ın borçları Avrupa Birliği'ni tehdit etmeye devam ediyor.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) ön raporuna göre, Yunanistan'ın 2020 yılında borç stokunu Gayrı Safi Yurtiçi Hâsılanın (GSYH) yüzde 120'sine indirme hedefine ek reformlar yapıp daha fazla yardım almadan ulaşması mümkün olmayacak.
Üstelik Yunanistan'ın birikmiş borçların milli gelire oranı yeniden yüzde 160 sınırını zorlamaya başladı bile... Bu oran krizden önceki seviyelere geri dönülmesi anlamına geliyor.
Ekonomisi küçülen ve milli gelir rakamları düşen Yunanistan'ın borçları toplamı yerinde saysa bile, teknik olarak, milli geliri düştüğü için toplam borç stoku oranı yükselmeye devam ediyor. Bu durumda da Yunanistan için yeni yardımlar yapılması gerekiyor.
Alman Die Welt gazetesinde çıkan bir habere göre, Yunanistan'a hedeflerine ulaşması için 2016'ya kadar iki yıl fazladan süre verme planı ve ekonominin zayıf durumu 30 milyar Euro ekstra maliyet getirebilir.
Ancak piyasalarda konuşulanların aksine, Almanya'nın Yunanistan için yeni bir borç yapılandırılmasına karşı olduğunu hatırlatalım.
Almanya cephesinden son gelen açıklamalardan anlıyoruz ki: Almanya, Avrupa Merkez Bankası'nın Yunan tahvillerini geri almasını desteklerken, yeniden borç yapılandırmasına gidilmesine karşı çıkıyor.
Yunanistan için yeni bir borç yapılandırması demek; Yunanistan'ın kreditörlerinin kayıplarının daha da artması anlamına geliyor.
Almanya ve Fransa'nın Yunanistan'ın en büyük iki kreditörü olması şüphesiz yeni bir borç yapılandırılmasına karşı çıkışta önemli bir rol oynuyor...
İşte bu nedenle, Alman Der Spiegel dergisinin bu haftaki sayısında yer alan "troyka olarak adlandırılan uluslararası kreditörlerin Yunanistan'a kamu sektörü kreditörlerine 'önemli miktarda zarar' ettirecek bir borç yapılandırması önereceği" haberinin ardından, Euro Bölgesi maliye bakanları telekonferans yoluyla 31 Ekim'de Yunanistan konusunu görüşme kararı aldılar.
Muhtemelen de 12 Kasımda yapılacak olan Euro Bölgesi maliye bakanları toplantısına da Yunanistan'a ek yardımın yapılıp yapılmayacağı damgasını vuracak.
Aslında bilindiği üzere Avrupa Birliğinin tek sorunlu ülkesi Yunanistan değil. İtalya ve İspanya gibi ülkelerin ekonomik gidişatı da iç açıcı değil. Ancak Yunanistan diğerlerine göre daha erken yoldan çıkarak şarampole yuvarlandı. Diğerleri ise yalpalamaya devam ediyor...
Euro bölgesi ülkeleri kamu borç yükü altında ezilmeye devam ediyor.
17 Euro ülkesinin 11'i bu yıl, Maastricht kriterleriyle belirlenen yüzde 3'lük ek borçlanma sınırını aşacak.
Euro Bölgesi'ndeki toplam borçların yurtiçi hâsılaya oranı yüzde 90 civarında seyrediyor. Oysa ortak para birliği anlaşmaları üst sınırı yüzde 60 olarak belirlemişti. Avrupa için Maastricht kriterleri tarih oldu da denilebilir...
Avrupa Birliği ülkelerinin ortak para birliğinde çizilen üst sınırlara geri dönmesini beklemek mevcut ekonomik yapılarıyla imkânsız gözüküyor.
Yunanistan ve diğer sorunlu birkaç ülke aslında buzdağının görünen yüzünü oluşturuyor. Görünmeyen kısımda ise sorunlar yumağı her geçen gün biraz daha büyümeye devam ediyor. Ve bu büyüyen sorunlara karşın, Avrupa Birliği halen tam anlamıyla 'eşgüdümlü' bir aksiyon alabilmiş değil...
Fevzi Öztürk / Dünya Bülteni