Türkiye'nin elektrik üretim şirketlerinden birinin Genel Müdürü Serdar Tabakoğlu, Türkiye’nin 12 milyon metrekarelik güneş enerjisi potansiyeliyle dünyada 3’üncü sırada yer aldığını söyledi. Ülkede 4 bin 600 kilometre karelik verimsiz arazinin güneşten elektrik üretimi yatırımı için son derece elverişli olduğunu belirten Tabakoğlu, 56 GW kurulu güçteki doğal gaz santraline eşdeğer 380 bin GW/h yıl elektrik enerjisi üretilebileceğini kaydetti.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ), IEEE Çukurova Öğrenci Kolu’nun ‘Enerji Günleri’ dolayısıyla Mühendislik Mimarlık Fakültesi Salonu’nda düzenlediği etkinlikte ‘Fotovoltaik (pv) (Işığın elektriğe dönüşümü) sistemleri ve Türkiye’deki uygulamaları’ konulu sunum yapan Serdar Tabakoğlu, Türkiye’de elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 83’nün termik santrallerden karşılandığını hatırlattı. Bunun yüzde 17’sinin kömür, geri kalanının doğalgaz santrallerinden elde edildiğini vurgulayan Tabakoğlu, “Bu nedenle şu anki kurulu gücün 1.5 katı bir güçle güneş enerjisi üretmek mümkün.” dedi.
Financial Times’ın 26 Şubat 2006 tarihli raporunda verilen solar haritasına göre Akdeniz, İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde güneş enerjisinden metre kareye 200 W/h arasında elektrik enerjisi üretmenin mümkün olduğuna işaret eden Tabakoğlu,
“Dünya enerji gereksinimini temiz ve sürdürülebilir bir biçimde sağlayabilir. On yıllar boyunca çok düşük işletim maliyetleri ile yeni bir sektör ve iş imkânları hazırlanabilir. Güneş enerjisini, ülkemizin somut zenginliği olarak kabul etmek mümkün. Ülkemizin güneş enerjisi potansiyeli 2008 yılı toplam elektrik enerjisi tüketiminin iki katıdır.”diye konuştu.
Avrupa Birliği Enerji Konseyi’nin 2020’de yüzde 20 oranında yenilenebilir enerji kaynağı kullanımı, yüzde 20 oranında enerji verimliliğini hedeflediğini dile getiren Tabakoğlu, güneş enerjisinden elektrik üretiminin çevreci bir sistem özelliği taşıdığına dikkat çekti. Serdar Tabakoğlu, şöyle devam etti: “Güneş pili panellerinin yüzeylerine çarpan, güneş ışınları alınıp kullanılabilir enerjiye çevrilir. Öncelikli olarak tercih edilen direkt elektrik enerjisinin üretilmesidir. Gün boyunca bu enerji, aydınlatma, veya bulunduğu bölgenin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılanmasında kullanılır, artan enerji ise şebekeye verilir. Panellerin üretimi sırasında küçük bir çevre kirliliği söz konusu olabilir. Ancak panellerin üretimi de kullanılacağı bölgede yapılırsa bu kirlilik daha da düşük olacaktır. Güneş enerjisinden üretilen elektriğin üretildiği bölgedeki dağıtım sisteminde tüketilmesi durumunda iletim kayıpları söz konusu olmayacaktır.”
Türkiye’de yetkisel düzenlemeler tamamlandığı takdirde, teknik olarak çatıların güneş enerjisine hazır olduğunu ve pv sektörünün doğru yerden başlaması için buna acil ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Serdar Tabakoğlu, “Lisanslı olarak pv’den, enerji üretim süreci için aşarı başvurulara ve spekülasyonlara karşı değerli tarım, orman vb. sahalarının işgaline engel olabilmek için bir dizi önemli düzenleme gerekmektedir. Aksi durum kamuoyu ve çevre örgütleri tarafından tepkilere sebep olacaktır. Lisans başvuru ve kriterleri belli olmadan kabul edilmemeli. Simsar ve gerçek yatırımcı birbirinden ayrılmalıdır. Ülkede gerçekleştirilen doğalgaz yatırımları pv sektörünü kendileri için rakip görmemelidir. Sektör kendini en kötü senaryoya hazır tutabilmelidir. Bu durum teşvikin caziplik durumudur. Bu noktada hedef şebeke tarifesini yakalamaktır.” şeklinde konuştu.
BUGÜN