logo

AB'nin yeni göçmen politikası: Nitelikli ve paralı olsun

Son dönemde İtalya’nın Lampedusa adası açıklarında yaşanan can kayıplarıyla ısınan yasa dışı göç konusu, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin yıllardır karşı karşıya olduğu, dört koldan engellemeye çalıştığı ancak bir türlü çözüm bulamadığı bir sorun olmayı sürdürüyor. 

Yasal yollarla giriş yapmak isteyenlere ya da çalışmak için Avrupa’ya gelmek isteyenlere karşı alınan önlemler yasa dışı göçü artırıyor ve kısa süreli vizelerle yasal giriş yapanların yasa dışı kanallara kaymasına neden oluyor.

Mülteciler ve Yabancılar İçin Koordinasyon ve İnisiyatifler’in (CIRE) dikkat çektiği gibi çalışma hakkı verilmeyen, sosyal yardım alamayan “belgesizler”, çoğu zaman hayatlarını sürdürebilmek için kayıt dışı çalışmak durumunda kalıyor ve genelde düzensiz, dayanılması zor işlerle karşı karşıya kalıyorlar. Bu insanlar, kayıt dışı ekonomiye, sömürüye en açık işgücü olarak hizmet ediyorlar. Çalışma saatlerinin aşırı uzunluğu, gece-gündüz ayrımı yapılmaması, saatine 1-2 euro gibi normalin çok çok altında ücret ödenmesi, bazen ödeme bile yapılmaması sıkça karşılaşılan uygulamalar arasında yer alıyor. Avrupa’ya büyük ölçüde Afrika ülkelerinden, Ortadoğu’dan ya da Afganistan’dan göç edenler genelde daha iyi ve güvenli bir yaşam hayali kursa da sonuç genelde bekledikleri gibi olmuyor.

AB ülkelerinin göç ve mülteci sorununa bakışının problemli olduğunu gösteren bir başka uygulama da “zengine geç, ihtiyacı olana dur” politikası oluşturuyor. Son yıllarda, ekonomik krizin de etkisiyle üye ülkelerde giderek yaygınlaşan uygulama çerçevesinde emlak sektörüne yatırım yapan yabancılara oturum izni veriliyor.

İspanya ve Portekiz’de 500 bin euroluk gayrimenkul alana oturum verilirken, Yunanistan 250 bin avroluk yatırım yapana beş yıllık oturum hakkı tanıyor. Letonya’da da benzer bir uygulama var ancak bu yöntemle oturum kazanan yabancılar bu ülkede kalmak yerine hemen Fransa, Almanya ya da Avusturya gibi ülkelere geçmeyi tercih ediyor. Bu uygulama AB açısından ciddi bir kredibilite sorunu oluşturuyor ve özellikle göçle ilgilenen sivil toplum kuruluşları tarafından sert şekilde eleştiriliyor.

Millî Gazete