logo

1435-2014 İLKSAV Takvimi: Esmaü’l Hüsnâ ve Hilye-i Şerif

“Hicrî takvim, Ay’ın hareketlerine göre zamanı hesaplayan Server-i Ser Efendimiz (s.a.s.)'in Medîne’ye hicretini tarihin başlangıcıolarak kabul eden takvimdir. Kur'ân-ı Kerim mesajının tamamı Ay takvimi esasına göre inmiştir. Her biri zaman esasına dayalı olan İslamî esaslar, Ay takvimine göre düzenlenmiştir. Haccın ne zaman başlayacağı, temel ibadetlerimizdenorucun ne zaman başlayacağı ve biteceği, mübarek kandiller ve bayramlarımız, hangi gece veya gündüzlerin diğer gecelerden üstün olduğu veya feyiz ve bereket açısından daha önemli olduğu hep Hicrî takvim esasına göre belirlenmiştir. Dolayısıyla Müslümanlar dahayatlarında yer teşkil eden önemli tarihleri Hicrî takvime göre belirlemeli ve Hicri takvime göretörenlerini düzenlemelidirler. Dualarını ve hediyeleşmelerini o günlerde arttırmalıdırlar.”(Muharrem Nureddin Coşan)

İlim Kültür ve Sanat Vakfı (İLKSAV) koleksiyon niteliğindeki özel takvimlerini 14 senedir muhataplarının teveccühüne sunuyor. Bununla beraber takvim son üç yıldır farklı bir yenilikle takipçilerinin karşısına çıkıyor. İLKSAV takviminde yeni yıl “Müslümanlar için önemli olan bir günde” yani “1 Muharrem”de başlıyor.  

İLKSAV takviminin 1435/2014 konsepti, Allah-u Teâlâ hazretlerinin Esmaü'l Hüsnâ ve Peygamber Efendimizin (sas) Hilye-i Saadet levhalarından oluşuyor.

 İLKSAV takvimiyle, ibadetler için farkındalık oluşturmak ve önemli gece, gün ve ayların orijinal haliyle rahatlıkla takip edilebilmesi amaçlanıyor. 

Takvimde bu amaçla hicri takvim ile miladi takvim aynı yaprakta yan yana konularak istifadeye sunuluyor. İLKSAV takviminin arka kapağında ayrıca numara bulunduğundan koleksiyon yapmak isteyenler için bir koleksiyon eseri olma özelliğine de sahiptir.

Dünyanın en seçkin koleksiyonlarından biri olan Mehmet Çebi koleksiyonundan derlenen, baskı ve ebatıyla (her bir sayfanın arka yüzü ayrı bir) tablo olacak nitelikteki bu çalışma.

Detaylı bilgi ve sipariş için internet.pazar sitesi ziyaret edilebilir.

 

HİCRİ TAKVİM HAKKINDA

Ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne göre düzenlendiği için kamerî takvim de denilen hicri takvim sisteminin ilk defa Babilliler tarafından kullanıldığı bilinmektedir.

İslâm öncesi Mekke Araplarının, Peygamber (sas) Efendimizin 5. kuşak dedesi olan Kusay b. Kilâb'a verdikleri önemden dolayı onun ölümünü tarih başlangıcı olarak kabul ettikleri ancak Fil vakıasından sonra ise aynı amaçla bu hadisenin merkeze alındığı bilinmektedir. Medine'de İslam devletinin kurulmasından sonra da Müslümanlar arasında bazı önemli olaylar tarih başlangıcı olarak kullanılmıştır.  Fil vakıasından başka ficâr savaşı, zelzele yılı, veda haccı yılı ve bazı önemli zatların ölümü gibi olaylar bunlardan bazılarıdır. Ancak tarih başlangıçlarındaki bu sıkıntılı durum Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında yaşanan birkaç hadiseden sonra sahabe arasında tekrar tartışılmaya başlandı. Bu hadiselerden biri, Yemen Valisi Ya'la b. Ümeyye’nin  Hz. Ömer’e gün, ay ve yılı belli olmayan bir mektup göndermesiydi. Bir diğer hadise ise aynı şekilde Basra Valisi Ebu Musa el-Eşʻarî’ye gelen, yılı belli olmayan ve vadesi Şaban ayı diye kaydedilen bir senet üzerine ortaya çıkan ihtilaflı durumdu. Sahabiler meseleyi görüşerek Hazret-i Ömer’e tarih başlangıcı konusunda İran, Yunan vb. gibi ülkelerin takvimlerini benimseme tekliflerini ileri sürdüler. Ancak bu teklifler kabul görmeyince, Hz. Ali (r.a.) İslam takviminde hicretin başlangıç olmasını önerdi. Onun bu görüşü derhal benimsendi. Ancak, Hz. Peygamber (s.a.s), Rebiülevvel ayında hicret ettiğinden ve kamerî yıl da Muharrem ayı ile başladığından bu durumda tarih, iki ay sekiz gün geri alındı.

On iki ay esasına dayanan hicrî yıl Muharrem ayı ile başlar ve Zilhicce ile sona erer. Hicrî (kamerî) aylar şunlardır: Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülâhir, Cemâzielevvel, Cemâzielâhir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevvâl, Zilkâde, Zilhicce.

Kamerî takvim, Müslümanlara mâl olmuş bir takvimdir ve okuma-yazması olmayanların bile kullanabileceği bir vasıtadır. Bu takvimin hesaplarını yapmak, ay başı/sonu, eyyam-ı biyd, mübarek geceler, üç aylar, haram aylar, bayramlar vb, ne zaman namaz kılınacağını, ne zaman oruç açılacağını belirlemek için ince astronomi bilgilerine gerek yoktur. Ayın 29. günü güneşin battığı taraftaki gök ufkuna dikkatle bakılır, şayet yeni ayın o incecik hali batı ufku üzerinde görünmüşse, ay doğmuş ve takvime göre ertesi ayın ilk günü başlamış olur: Hilâlin bu görüntüsü 5-6 dakika sürer ve sonra kaybolur. Şayet bir görüntü tesbit edilememişse ay otuz gün sürecektir bu kesindir, yani ertesi akşam ufukta kesinlikle hilâl görülür. Şayet 29. günü göğün bulutlu olması söz konusu ise o ayın 30 gün süren bir ay olduğu kabul edilir.

Ülkemizde Hicrî takvim 19. yüzyıl başlarına kadar resmi olarak kullanılan tek takvim iken bu tarihlerden itibaren güneş esasına dayalı Rumi takvimle birlikte 26 Aralık 1925/10 Cemaziyelahir 1344 tarihine kadar kullanılmaya devam etmiştir. Hazret-i Ali’nin önerdiği ve Hz. Ömer’in tesis ettiği hicrî takvim, batılılaşma sürecinin bir devamı olan inkılapların, İslâm hukukunu yürürlükten kaldırması sonucu, lağvedilerek ülkemiz Müslümanlarının İslâm dünyası ile olan bağları da koparılmıştır.

 

İLKSAV