Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi ve Afrika Birliği gibi, uluslararası anlaşmalarla kurulan, dört kıtaya yayılan, 57 üyesi ile BM’den sonraki en geniş katılımlı uluslararası Teşkilat olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından 2011 yılında oluşturulan Bağımsız ve Daimi İnsan Hakları Komisyonu (BDİHK), Hukukun Üstünlüğü Derneği tarafından düzenlenen bir konferansla, farklı boyutları ile ele alındı.
Konferans İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin ev sahipliğinde, Hukukun Üstünlüğü Derneği tarafından, “Uluslararası Alanda Yeni Bir İnsan Hakları Mekanizması” Konferansı adıyla, 23 Kasım 2013 Cumartesi günü Üsküdar’daki İstanbul Şehir Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Konferansa İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Bağımsız ve Daimi İnsan Hakları Komisyonu (BDİHK) Üyesi Dr. Ergin Ergül konuşmacı olarak katıldı. Konferans konuyla ilgili birçok akademisyen ve hukukçuyu bir araya getirdi.
Konferansta "Yeni Bir İnsan Hakları Mekanizması Olarak İslam İşbirliği Teşkilatı Bağımsız ve Daimi İnsan Hakları Komisyonu: Misyonu, Vizyonu ve Çalışmaları" konularında bilgiler verildi.
İİT Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu üyesi Ergül konuşmasında Komisyonun kuruluş sürecini, yapısını anlattı, misyonu ve vizyonu hakkında bilgiler verdi.
İİT Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu üyesi Ergül konuşmasında;"Sadece değerlerimize ve geçmişteki güzel uygulamalarımıza atıfla bugün İslam dünyasının yaşadığı ağır insan hakları ihlalleri çözülemez. Bunun için çağın ruhuna uygun çözümler ve mekanizmalar geliştirilmesi gerekiyor" "Bunun için de kadim değerlerimiz ve geçmişteki iyi uygulamalar, bugün geliştireceğimiz çözüm reçeteleri açısından ilham kaynağımız olması gerekiyor" dedi.
"İnsan hakları hukuk devletinin ruhudur"
Konferansta konuşan Ergül; “bugün modern dünyada insan haklarının, hukuk devletinin ruhu olarak nitelendirildiğini ancak insan haklarının tek bir kültürle, belirli bir zaman ve mekanla sınırlandırılamayacak kadar köklü ve evrensel bir değer olduğunu” söyledi.
Hukukun Üstünlüğü Derneği Başkanı Süleyman Arslan da, " ne hazindir ki bugün dünya Müslümanlarının güven içinde müracaat edebilecekleri bir insan hakları mahkemesi yoktur. Bunun oluşması lazımdır. Bunun yeri de İİT bünyesidir. Ve yine istiyoruz ki, İİT İnsan Hakları Komisyonu ve Türkiye Devleti Batı Dünyasında İslamafobia kapsamında ifade edilebilecek insan hakları ihlallerini BM İnsan Hakları Komisyonu ve AİHM nezdinde takip etsin, bu yönde çalışan STK’lara destek versin" ifadelerini kullandı.
“BM Güvenlik Konseyindeki veto hakkı siyasal katılımı engelliyor”
"Ayrıca, her birey için siyasal katılımı bir insan hakkı olarak gösteren BM Beyannamelerine açıkça tezat teşkil ettiği üzere BM’de veto yetkisine sahip bir tek halkı Müslüman ülke bulunmamaktadır. Alınan kararlarda iki milyar civarındaki nüfusuyla Müslüman toplumların hassasiyetleri ve hakları gerektiği şekilde dikkate alınmamaktadır. Bu yapılanma dolayısıyla BM bir çok insan hakları ihlalinin bizatihi nedenini teşkil etmektedir. BM Güvenlik Konseyi adeta ihmal suretiyle ölüme neden olma suçu gibi ağır suçlar işlemekte ama buna müdahil olunamamaktadır" diyen avukat Süleyman Arslan, " Bu yapının değişmesi ve İİT üyesi en az bir üyenin veto hakkına sahip olarak BM nezdinde rol üstlenmesi hayati öneme haizdir. Bu konuda İİT’ye ve İslam dünyasındaki STK’lara çok önemli bir sorumluluk düşmektedir" ifadelerini dile getirdi.
Arslan, İİT'nin dilleri arasında Türkçe'nin olmamasının başta Türkiye olmak üzere Türkçe konuşan ülkelerin teşkilatın ve alt komisyonlarının çalışmalarına katılımı engelleyen önemli bir faktör olduğunu belirtti.
Arslan, "İslam coğrafyasında Türkçe konuşan nüfus, Fransızca konuşan nüfustan çok daha fazla olmasına rağmen teşkilatın dilleri arasında Türkçe'nin olmaması kabul edilebilir bir durum değildir. Halbuki söz konusu dil engeli aşıldığı takdirde 200 milyonu aşan nüfusuyla bu coğrafya, İİT'ye çok ciddi bir dinamizm getirecektir" diye konuştu.