Hijyen veya genel adıyla “temizlik” günümüzün en çok ilgi çeken alanlarından biri. Zaten böyle olduğu için de yeni bir endüstri doğdu: Hijyen endüstrisi!
Kimyasal üreten firmaların çoğu bazen tuvaletlerimizin, bazen çamaşırlarımızın, bazen lavabo, tabak, çanak, bardaklarımızın, bazen de ellerimiz, saçlarımız ya da banyoda bedenimizin temizlenmesine talip oldular. Ne var ki mikrobik hastalıklarla ilgilenen uzmanlar bağışıklık birimiyle alakalı hocalar bu aşırı hijyen tutkusunun başımıza iş açabileceği yönünde de bizi uyarıyorlar.
Uzmanlara göre mikroorganizmalarla –bakteriler ve virüslerle- erken yaşta tanışmamız bağışıklık sistemimizin güçlenmesi için vazgeçilmez bir zorunluluk. Eğer bu süreç doğal gelişimin dışına çıkarılırsa ileride başımıza ciddi işler açabilecek astım ve benzeri alerjik hastalıklar, son derece tehlikeli olabilen bazı otoimmun hastalıklar –haşimato hastalığı-, bazı romatizmal sorunlar- ile karşılaşma ihtimalimiz artıyor.
Kısacası yeteri kadar güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olabilmemiz için erken yaşlarda mikroplarla tanışmamız doğal bir zorunluluk, hatta bir doğa kanunu gibi görünüyor. Kısacası mikropsuz ortamda yetişip büyüyen çocuklarınızı ilerde astımdan kolite, egzamadan nefrite kadar pek çok bağışıklık hastalığı bekleyebiliyor.
Hürriyet