Sosyal Güvenlik Kurumu prim gelirlerini artırmak amacıyla kayıt dışıyla mücadeleyi son yıllarda ön plana çıkardı. Sigortaya bildirilenlerin neredeyse yarısının kazanç tutarı asgari ücret (Net 877 TL, brüt 1.022 lira) düzeyinde olunca, SGK bu “kayıt içinde kayıt dışılık” olayını çözüme kavuşturmak ve sigortalıların gerçek ücretleri üzerinden SGK’ya bildirilmeleri için farklı yöntemler denemeye başladı. Bu kapsamda belki de en etkili yöntem olarak “meslek kodlaması” sistemini uygulamaya soktu.
Geçtiğimiz yıl SGK, “ücret yönünden kayıt dışılığı önlemek maksadıyla meslek kodları üzerinde çalışarak, ilk planda bazı meslek grupları (doktor, mühendis, eğitimci) için prime esas kazanç tutarları belirleyerek aylık prim hizmet belgesinde kontrol sağlanmasına” yer verdi.
Bu uygulamada, meslekler için piyasa ücret araştırmalarıyla bir ücret düzeyi belirleniyor. Bu ücret düzeyi o mesleği yapan kişinin prime esas kazancını belirliyor.
İşverenler, eğer belirlenen ücret düzeyinin altında SGK’ya bir beyanda bulunuyorlarsa, o işveren takibe alınıyor. Gerekirse işyerine denetim elemanları gönderiliyor.
Neticede işverenin çalışanı için düşük kazanç bildirdiği tespiti yapılırsa, idari para cezaları kesiliyor, çalışanın hak ettiği prim farkı işverence SGK’ya yatırılıyor. Yani işveren için düşükten kazanç göstermek astarı yüzünden pahalı hale gelebiliyor.
Ayrıca işin bir başka boyutu da resmi belgede yanıltıcı olmak suçuyla işverenin hapis cezası almasına kadar gidebiliyor. İşte bu uygulama genel olarak “meslek kodlaması” olarak adlandırılıyor.
Milliyet