Dr. Mustafa Üzeyir de yaygın olarak görülen grip vakalarının salgın düzeyinde olmadığını ancak hafife alınmaması gerektiğini belirtti. Üzeyir, bu gribin neden daha öncekiler gibi bir ismi olmadığını da "Hayvan ve insanda ayrı ayrı bulunan virüsler birleşip, kendi içlerinde değişikliğe uğradığında ortaya çıkan enfeksiyon hayvanın ismine göre adlandırılır. Kuş gribi, at gribi, domuz gribi... Bu yılki grip virüsü H3N2 olarak anılıyor. Hayvan kaynaklı olmadığı için virüs ismiyle anılıyor" diye açıkladı.
Son dönemde baskın olan H3N2 virüsü ile ilgili bilinmeyenleri KBB Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Üzeyir şöyle anlattı:
Öldürücü olabilmesi için ataklarının ve insanlar arasındaki salgınının artması gerekir. Özellikle şeker, kronik akciğerböbrek yetmezliği olan kişilerde, yaşlılarda, küçük çocuklarda, hamilelerde, kronik ölümcül durumlara dönüşebilir.
Grip virüsü genellikle damlacık dediğimiz aksırık, tıksırık, öksürme gibi durumlar sonrasında etrafa yayılır ve havada asılı kalır. Özellikle 30 cm ile 2 metrelik bir alanda bulaşıcıdır
Grip virüsünde belirtiler daha ağır seyreder. Öksürük, eklem ağrıları, halsizlik, yüksek ateş gibi tablolarla kendini gösterir. Antibiyotiğe karşı direnç oluştuğunda tedavi süreci zorlaşacağı için doktor önermediği sürece antibiyotik kullanılmamalıdır.
Enfeksiyon başladığı süreçte kullanılmaya başlandığında şikâyetleri baskılayıp, süreci kısalttığı bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Ihlamur, adaçayı gibi bitkisel tedavilerle de sıvı alımının artırılması gerekir. Dokular kurudukça ağız ve buruna mikroplar daha kolay yapışabilir.