SSCB’nin dağılmasıyla Ukrayna’ya bağlı Kırım Tatar Özerk Cumhuriyeti’ne kavuşan Kırım Tatarları, Sovyet dönemindeki sürgün yıllarını unutmaya çalışırken Yeşil Ada’ya yapılan askeri müdahaleyle tekrar Rusya’nın işgaliyle karşı karşıya.
Ukrayna’da aylardır süren siyasi krizin ardından Rusya’nın askeri müdahalesiyle 30 Mart’ta referandum yapılması, beklenen Kırım’da siyasi bir kriz ortaya çıktı. Rus hükümeti, Kırım’daki slav nüfusu ve bölgedeki çıkarları sebebiyle askeri kuvvetleriyle Yeşil Ada’daki stratejik noktalara asker yığarak kontrolünü sağlamaya çalıştı. Rusya son yüzyılda Kırım Tatarlarını çeşitli sebeplerle ülkenin kuzeydoğusundaki Sibirya başta olmak üzere çeşitli bölgelere sürdü. Bundan çok daha fazlası da Türkiye, ABD ve Avrupa ülkelerine göç etti. Osmanlı Devleti’nin 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar yakın müttefiki ve toprağı konumunda olan Kırım, daha sonra sırasıyla Rus İmparatorluğu, Almanya, SSCB ve Ukrayna’nın sınırlarına dahil edildi. Kırım Tatarları’nın Türk ve Müslüman halkı olarak Kırım yarımadasındaki geçmişi 6. yüzyıla kadar geriye gitmesine rağmen şimdi nüfusun yaklaşık yüzde 13’ünü oluşturan etnik azınlığa dönüştü.
“1944 Büyük Sürgün”
Rus hakimiyetindeki Kırım Tatarlarının yaşadığı en büyük facia 18 Mayıs 1944’te başladı. İkinci Dünya Savaşı sonunda SSCB Devlet Başkanı Victor Stalin, Kırım Türklerinin savaş sırasında Almanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle ani bir sürgün kararı aldı. Emir, 18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Türklerine iletildi. İki saat içerisinde, evlerinden hiçbir eşyayı almaksızın, bulundukları köyün, kasabanın, şehrin meydanında toplanmaları istenildi. Aynı gece Kırım Türklerinin evlerine zorla giren Kızıl ordu askerleri evleri terk etmelerini emrediyordu. Evini terk etmek istemeyenler zorla götürüldü. Direnenler öldürüldü. 3 gün içerisinde yaklaşık 180 bin Kırım Türk’ü hayvan taşınmasında kullanılan tren vagonlarıyla yaklaşık 150 bini Sibirya ve Özbekistan olmak üzere Rusya Federasyonun farklı bölgelerine sürgün edildi.
Ağır şartlar altında yaşam mücadelesi verdiler
Kırım Türkleri sürgün edildikleri bölgelerde fabrika ve işletmelerin bulunduğu köy ve kasabalara yerleştirildiler. Uzun müddet son derece ağır şartlar altında yaşam mücadelesi veren Kırım Türklerinin birkaç yıl içerisinde açlık, susuzluk ve hastalık gibi sebeplerden yarıya yakını hayatını kaybetti. Kırım Türklerinin sürgün yılları 1987 yılına kadar devam etti. Sovyet hükümetinin katı politikasından vazgeçmesiyle 1987 yılında 2 bin 300 kişi, 1988’de 19 bin 300 kişi yurtlarına geri dönebildi. 14 Kasım 1989’da Sovyet hükümetinin vatanlarına dönüş yolunu açan bir bildiri yayınlaması ile göçler hızlandı. 1989 yılında Kırım’daki Türklerin sayısı 28 bine yükseldi. 1990 yılının mayıs ayına gelindiğinde ise bu sayı 83 bine yükselmişti. Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında Kırım Ukrayna’ya bağlı özerk bir cumhuriyet haline geldi. Bu süreçten sonra birçok Kırım Tatarı Türkiye başta olmak üzere ABD’ye ve Avrupa ülkelerine göç etmişlerdir. Dünya’da önemli denebilecek büyüklükte bir Kırım Tatarları diasporası bulunuyor.
Kırım’a dönüş ve yerleşik Rus nüfusu
1956’dan itibaren Nikita Hruşçov’un yumuşama politikasının da verdiği cesaretle Kırım Tatarları vatanlarına dönme taleplerini ortaya koymaya başladılar. Bir taraftan Kırım Tatarlarının Kırım’a yerleşmelerine müsade edilmezken, diğer taraftan muhtemel bir dönüşü imkansız hale getirmek için, Kırım’a Slav unsurları yerleştirilmeye başlandı. Nitekim, halen Kırım’da yaşayan Rusların önemli bir kısmı bu tarihlerden sonra Kırım’a yerleşenlerden oluşuyor. Mihail Gorbaçov’un iktidara gelmesiyle ortaya çıkan değişim rüzgarlarının ilk tecrübesini yaşayan yine Kırım Tatarları oldu. Moskova’daki Kızıl Meydan’ı 23-27 Temmuz 1987 tarihlerinde dört gün-dört gece işgal eden bini aşkın Kırım Tatarı bir anda bütün dünyanın ilgisini çekti. Milli Hareket ise Kırım konusunda herhangi bir karar almaktan uzak görünen devlet komisyonlarının görüşmelerini beklemek yerine, halkı ne olursa olsun Kırım’a dönüşe teşvik etti. Böylece, 1988’den itibaren Kırım Tatarları büyük dalgalar halinde Kırım’a dönmeye başladılar. Yaklaşık 2 milyonluk nüfusa sahip olan Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde 2001 sayımlarına göre nüfusun yüzde 23.27’si Ukrainler, yüzde 13’ü Kırım Tatarlar, geri kalan kısım da Ruslar ve diğer milletlerden (Karaim, Kırımçak, Rum, Ermeni, Alman, Bulgar, Yahudiler) oluşuyor. Bölgedeki Kırım Türklerinin sayısının ise yaklaşık 300 bine ulaştığı tahmin edilmekte.