Düşük büyüme ile boğuşan merkez bankaları son zamanlarda parasal gevşeme politikalarına yöneldi. Asya ve Avrupa’da parasal politikalar gevşerken, gelimekte olan ekonomilerin birçoğunda merkez bankaları faiz indirimi yaptı
Küresel ekonomide beklenenin altında zayıf bir büyümenin olması, ekonomileri birbiriyle rekabet edebilmek için kur savaşlarına doğru itiyor. Asya ve Avrupa’da parasal politikalar gevşerken ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu merkez bankaları faiz indirimlerine giderek paralarının değerini düşük tutmaya çalışırken, ABD’nin faiz artışına doğru gitmesi savaşı kızıştırıyor. Yakında Çin’in de bu savaşın içine sürükleneceği tahminleri yapılıyor. Ancak uzmanlara göre bu savaşta bir kazanan olmayacak.
Düşük büyüme ile boğuşan merkez bankaları son zamanlarda parasal gevşeme politikalarına yöneldi. Amaç paralarını devalüe ederek ihracatı canlandırmak. Birbirine karşı kendi para birimini düşük tutarak ihracatını artırıp, ekonomisini daha dinamik hala getirmek isteyen ülkelerin uygulamalarıyla kur savaşları yeniden ivme kazandı. ABD Doları, euro ve yen arasında kur savaşı yaşanırken, doların bu yıl da diğer para birimleri karşısında nispeten güçlü konumunu koruyacağı tahmin ediliyor.
Kur savaşı nedir?
Ülkelerin kendi parasının değerini, yabancı paraların değeri karşısında düşük tutmaya çalışmaları, başka ülkelerle rekabette avantaj sağlamaya çalışmaları olarak özetlenebilecek kur savaşları terminolojisi, ağırlıklı olarak 2009 yılında sıklıkla kullanılmaya başladı. Ülkeler arasındaki üstünlük sağlama çabaları gümrük vergileri, kotalar, sübvansiyonlar üzerinden yapılırken, artık daha çok kur politikası izlenerek yapılırken, bu durumun en belirgin örneği ise Japonya. Japonya’nın yakın zamanda başlattığı yeni genişleme adımlarında senelik varlık alımlarını 60- 70 trilyon yenden 80 trilyon yene kadar yükseltmesi ve portföyündeki riskli ürünleri artırması hem Asya hem dünya borsalarında ciddi bir pozitif etki yapmıştı.
Dünya