1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ilan edildiğinden bu yana Dünya Su Günü olarak kutlanan 22 Mart tarihi, dünyanın en önemli kaynağı olarak adlandırabileceğimiz suyun kullanımı için farkındalığın artırılması açısından büyük önem taşıyor.
DSİ raporuna göre, dünyadaki toplam su miktarı 1.4 milyar kilometreküp. Bu suların yüzde 97.5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak, yüzde 2.5’i ise nehir ve göllerde tatlı su olarak bulunuyor. Bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının da yüzde 90’ının kutuplarda ve yeraltında bulunması, insanoğlunun kolaylıkla yararlanabileceği elverişli tatlı su miktarının ne kadar az olduğunu gösteriyor.
Kaynaklarımızı değerlendirirken, öncelikle yeryüzündeki suyun yüzde 0.25’lik bir kısmını direk olarak kullanıyoruz. Fakat ne yazık ki dünyadaki bu kaynakları da iyi yönetemiyor ve çevresel kaynaklara doğrudan veya dolaylı olarak verdiğimiz atık sular ile mevcut suyun da kalitesini bozuyoruz. Günümüzde artık kaynaktan direk kullanım neredeyse imkansız hale gelirken sağlanan suyun bir dizi işlemden geçerek istenen amaca uygun hale getirilmesi kaçınılmaz oluyor. Türkiye’de suyun durumu ve su kaynaklarımızı nasıl daha verimli kullanabileceğimizi Alper Tunga Dost aktardı. Dost’un verdiği bilgiler şöyle:
Kaynaklar sınırlı
“Her geçen gün değişen iklim koşulları, hızla büyüyen endüstriler, sınırlı kaynakların maksimum verimlilikle kullanılması gerekliliğini beraberinde getiriyor. Ülkemiz bulunduğu coğrafyada geçmişten bu yana doğal zenginlikleri ile anılan bir ülke olduğu halde zaman içinde ne yazık ki gitgide su fakiri bir ülke olma sürecine giriyor. Rakamlardan çok su konusunda otoriteler tarafından yapılan sınıflandırmalara baktığımızda; yılda kişi başında bin metreküp ve altında su rezervi bulunan ülkeler için 'su fakiri' ifadesi kullanıldığını görüyoruz. Bu rakam 2 bin metreküp civarına çıktığında 'su azlığı', 8 bin-10 bin metreküp değerlerinde rezervi olan ülkelere de 'su zengini' ülke ifadesi kullanılıyor. Ne yazık ki ülkemizde 80 milyona yakın nüfusumuzla kişi başına düşen su rezervimiz yılda bin 519 metreküp. Su fakiri ülkeler içinde yer almasak da su azlığı yaşayan ve gelecekte su fakirliği ile karşı karşıya kalma riski taşıyan bir coğrafyadayız. TÜİK hesaplarına göre nüfusumuzun 2030 yılında 100 bin olacağı düşünülürse kişi başına düşen su rezervimizin, bu konuda pozitif bir ilerleme kaydedemediğimiz takdirde, bin 120 metreküp gibi kritik miktarlara kadar düşmesi bekleniyor.”
Şebeke suyunun yüzde 43’ü yolda kayboluyor
“Türkiye’de suyun temelde iki ana kullanım alanı olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar evsel ve endüstriyel kullanımlar. Evsel su kullanımında, ülkemizde şebekeye basılan iyi kalitede kullanma suyunun yüzde 43’lük kısmı yolda kayboluyor. Yani bir başka deyişle 100 birim pompalanan suyun sadece 57 birimi son kullanıcıya ulaşıyor. Bu durum yer altı şebekelerinin gelişen teknolojinin verdiği imkanlar ile yenilenmesini, yasa dışı kullanımların önlenmesini de beraberinde getiriyor. Ülke olarak bu kayıpları öncelikle yüzde 25’lik bir miktara düşürmeyi hedefl iyoruz. Gelişmiş ülkelerde ise bu rakam yüzde 10 ila 20 arasında görülüyor.”
Termik santral için kullanılan su, İstanbul’un 4 günlük suyu
“Suyun endüstriyel amaçla kullanımı çok daha büyük. Örneğin, ülkemizde işletilen bir termik santralimizde yılda 12 milyon metreküp su, sadece soğutma suyu olarak kullanılıyor. Bu miktar yazları su sıkıntısı ile karşı karşıya kaldığımız İstanbul ilinin 4 günlük suyuna karşılık geliyor. Sanayide demir çelik, kağıt, hayvancılık, enerji üretimi, yiyecek içecek, tekstil gibi başlıca endüstri tesislerinde kaliteli su kullanılıyor. Bu trend, tatlı su kaynaklarının tüketilmesinde geri dönülmez bir noktaya gitmekte olduğumuzu gösteriyor.”
Su ekolojik sistemin bir parçası
BM Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı her yıl 22 Mart gününün “Dünya Su Günü” olarak kutlanmasına karar verdi. Dünya Su Günü 22 Mart 1993 tarihinden bu yana, her yıl farklı temalarla kutlanıyor. Su, öncelikle yaşamamız için gerekli temel bir madde ve herkesin bu maddeye ulaşmaya hakkı olduğu gibi, suyun, korunması, savunulması ve doğru kullanılması gerekiyor. Suyun sadece ticari bir mal olarak görülmemesi, ekolojik sistemin bir parçası olduğunun bilincinin yaygınlaştırılması önem taşıyor
Dünya