5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneğinin (ÇEKUD) internet sayfasında yer alan yazıyı paylaşıyoruz...
Unutmayalım!
İçerisinde yaşadığımız, havasını soluduğumuz, suyunu içtiğimiz, yaşamamız için her türlü hizmeti bize sunan çevremizin kıymetini dillendirdiğimiz, önemini belirttiğimiz, ama hoyratça, ama lüzumsuzca sömürdüğümüz, kaybetmeyelim dedikçe kaybettiğimiz bir dünyada yaşıyoruz 8 milyar insan olarak.
Doğa ile insan arasında bozulan dengenin yeniden tesisi amacıyla, tüm varlıkların varoluş gayesine uygun, toplumda çevre ve ahlak bilincini arttırarak, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre oluşmasına katkı sağlamak misyonu ile faaliyetlerini yürüten ÇEKUD, bu konuya duyarlıyım diyen tüm insanlığı geç olmadan bir şeyler yapmaya çağırıyor bugün.
Çünkü; 18. yüzyılda başlayan sanayi devrimi, insanoğlunun doğayla olan ilişkilerinde köklü bir değişimi de beraberinde getirmiş, sanayileşme-kentleşme süreçlerinin sebep olduğu yoğunlaşmış çevre kirliliği sorunlarıyla tanımlanabilecek bu ilişki, 20. yüzyıla gelindiğinde ne yazık ki artık küresel ölçekte bir çevresel krize dönüşmüştür. İnsanoğlunun değerlerini, özünü, varoluş gayesini unutması, sanayileşme ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur.
Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesi, ekolojik dengeyi de ciddi anlamda bozmakta. Bunun sonuçlarından biri iklim değişikliği ve küresel ısınmadır. Ekolojik dengeyi korumayı önemsemezsek, çevre kirlenmesine gerekli duyarlılığı göstermezsek, başta kendimiz, ailemiz, çocuklarımız olmak üzere yaratılış gayemize acil olarak dönmez, değerlerimizi ön plana çıkarmaz, doğayı hoyratca kullanmaya devam edersek kendimizi küresel ısınma dediğimiz kısır döngünün içinde bulacağız.
Bizim çevreciliğimiz; Avrupa’da sanayileşmenin ardından çevre felaketlerinin yaşanması ile ortaya çıkan bir duyarlılık değildir. Daha sonraları küresel güçlerin kontrolüne geçmiş bir protesto hareketi hiç değildir.
Kainatı yaratan Allah, bize çevreyi emanet etmiştir. Yaratılmışların en şereflisi olan insana “benim yeryüzündeki halifem” demiştir. Bize düşen çevre emanetine sahip çıkmaktır.
“Kıyametin kopacağını bilseniz elinizde fidan var ise onu dikin” buyuran Peygamber tüm hayatında sade yaşamı, temizliği ve mükemmel ahlakı ile bizim için örnek bir çevrecidir.
- Bizim çevreciliğimizin temeli inancımızdır.
- Bizim çevreciliğimiz bağımsız fikir sahibi çevreciliktir.
- Çevre günü dolayısıyla çağrımız; şudur ki;
- Çevre bilinci en küçük ayrıntısına kadar insanlığa özümsetilmeli,
- Doğal yaşamı özendirecek çalışmalara ağırlık verilmeli,
- Yaratılış gayesini bilen, israf etmeyen, ettirmeyen, kanaatkar, sevgiyi bilen nesiller yetiştirilmelidir.
Unutmayalım çevre bizim içindir, geleceğimiz içindir. Sevgiyi bilenler çevresini korurlar.
cekud.org.tr