logo

Dünyada 73 milyondan fazla genç işsiz var

Dünya genelinde gençler arasında işsizlik oranında geçen yıllara oranla biraz düşüş yaşansa da, 73 milyondan fazla gencin hala işsiz olduğu açıklandı. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün, "Gençler İçin Küresel İşsizlik Eğilimleri 2015" raporu yayımlandı. Gençler arasındaki işsizlik oranının yüzde 13 olduğu ifade edilen raporda, küresel ekonomik krizin ardından gençler arasındaki işsizlik oranında biraz iyileşme kaydedilmesine rağmen, milyonlarca gencin iyi bir iş bulmasının hala çok zor olduğuna dikkat çekildi.

Rapora göre, 2009 yılında 76,6 milyon genç işsiz bulunurken, 2014 yılında genç işsizlerin sayısı 73,3 milyona geriledi.

Gelişmiş ülkelerde ve Avrupa Birliği ülkelerinde gençler arasındaki işsizlik oranı 2012 yılına göre yüzde 1,4 gerilerken Doğu Asya, Güneydoğu Asya, Pasifik, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da işsizlik oranlarında artış gözlemlendi.

169 milyon genç işçi günde 2 doların altında gelirle yaşıyor

Nüfusun yaşlanmasıyla genç iş gücününün azaldığı, bununla beraber genç işsizlerin sayısı azalmasına rağmen, işsizlik oranın hala yüksek olduğu belirtilen raporda, bu oranın 2015'te yüzde 13,1'e çıkabileceği ifade edildi.

Raporda, dünyadaki genç iş gücünün yüzde 43'nün ya işsiz ya da çalışmasına rağmen yoksulluk içinde yaşadığına dikkat çekildi.

Az gelişmiş ülkelerde genç iş gücünün yüzde 31'inin hiçbir eğitim almadığı kaydedilen raporda, alt orta gelirli ülkelerde bu oranın yüzde 6, üst orta gelirli ülkelerde ise yüzde 2 olduğu ifade edildi.

Rapora göre, gelişmekte olan ülkelerde 169 milyon genç işçi çalışan yoksul sınıfında ve günlük 2 doların altında gelirle yaşıyor. Günlük 4 doların altında gelirle yaşayan genç işçi sayısı ise 286 milyon.

Türkiye'de ise 15-24 yaş grubu arasında işsizlik oranı 2010 yılında yüzde 21,7 iken 2014'te bu rakam yüzde 17,9'a geriledi.

Genç işsizler, geçen yıla oranla 2015'in ilk sekiz ayında artarak 18,5'e çıktı.

İşsiz olan, iş aramayı bırakan, cesareti kırılan veya kötü çalışma koşulları altında çalışan gençlerin kendileri, aileleri, toplum ve ekonomi açısından önemli maliyetleri var. Bu maliyetlerin insan üzerinde oluşturduğu ekonomik ve sosyal etkiler, işsizliği diğer iktisadi sorunlardan ayıran en önemli özellik. Çünkü işsizliğin kişi üzerinde oluşturduğu ekonomik etki olan gelir kaybı, işsizlik sigortası ve aile içi yardımlaşma gibi yollarla bir ölçüde telafi edilebildiği halde, umutsuzluk, korku, güvensizlik, sefalet gibi sosyal etkilerinin kalıcı olduğu ifade edilmektedir. Bu açıdan, genç işsizliğinin sosyal sonuçlarının, ekonomik sonuçlarından çok daha önemli olduğu vurgulanmalıdır.

Başka bir açıdan bakacak olursak genç işsizlik meselesine iş sahipleri, sanayiciler ve şirketlerin insan kaynakları yöneticilerinin gözüyle farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bu kişilerin görüşlerini şöyle özetlemek mümkün:

"Şirketlere, aradığımız nitelikte eleman bulmak çok zor. Ortada fakülte diplomasını her kapıyı açan bir anahtar olarak gören, iş dünyası hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan on binlerce genç var. Bu gençler kendilerini yetiştirmek için maalesef fazladan bir çaba göstermemiş. Okurken, stajlara önem vermeyen, kurslar izleyip sertifika almayan bu gençleri sıfır kilometreden alıp yetiştirmek bizim için fazla masraflı oluyor. Gençlerin önemli bir bölümü, fakültede öğrendikleri ile yetiniyor. Onlara öğrenimleri sırasında kendi dallarındaki yeni gelişmeleri takip etmeye yönelik bir merak duygusu aşılanmamış. İşleri ile ilgili bir öğrenme ve uzmanlaşma hedefine sahip olmayan gençler, şirketlerimize beklediğimiz katkıları yapamaz. Biz, isteneni aynen yapacak gençleri değil, eski sorunlara yeni çözümler bulacak, ufku geniş ve üretici gençleri istihdam etmek istiyoruz.”

Genç nüfustaki işsizlik sorunu, gelecek yıllarda, aşağıdaki üç neden yüzünden daha da ağırlaşacak.

- Son dönemde küresel rekabet, yerli şirketlerdeki elemanların bilgi, yetenek ve beceri düzeylerinin, zengin ülkelerin rakip şirketlerinde çalışanların düzeyine hızla yaklaştırılmasını zorunlu kılıyor. Bu zorunluluk nedeniyle, işe eleman alırken, vasıf düzeyi yüksek olanlara öncelik veriliyor. Küresel rekabetin gerektirdiği niteliklere sahip olamayanlar, aylar geçse de istediği nitelikte bir iş bulamıyor.

- Bilgi çağında, hem sahip olunması gereken bilgi stoku artıyor, hem de hızlı değişim nedeniyle mevcut bilginin son kullanma tarihi kısa sürede geçmiş oluyor. Fakültede öğrenilen bilginin miadının kısa sürede dolması, gençlerin iş ararken veya iş bulduktan sonra bilgilerini yenilemesini gerektiriyor. Bu yenilemeyi yapmayanların iş bulması veya girdiği işte yükselmesi her geçen yıl biraz daha zorlaşıyor.

- Lise ve üniversitelerdeki öğretim sürecinde ezbere ağırlık verilmesi, gençlerin iş hayatına hazırlanmasına imkan vermiyor. Şirketlerin yönetici yetiştirme (management trainee) programlarından vazgeçmesi, gençlerin ise kendi kendini yetiştirmeyi çoğunlukla ihmal etmesi, sorunu çıkmaza sokuyor.

Çözüm önerileri

Hem genç nüfustaki işsizliği, hem de şirketlerin ihtiyaç duyduğu vasıfta eleman temini için aşağıdaki önlemler yararlı olabilir:

- Kentlerdeki üniversiteler, bulundukları bölgenin ekonomik kalkınmasına somut katkılar yapacak projeler geliştirmeli. Bu projelerde, öğrencilere aktif görevler verilmeli.

- Ticaret ve sanayi odaları ile işadamı dernekleri, gençlere iş dünyasını tanıtmak için özel eğitim programları ve oryantasyon kursları düzenlemeli. Bu programlarda girişimciler ve yöneticiler, gençlere küresel dönemin ve bilgi ekonomisinin oyun kuralları anlatmalı.

- Üniversiteler ve iş dünyası, kendi kendini yetiştirmek isteyen gençlere yön ve yol gösterecek çalışmalar yapmalı. İnternetin sunduğu uzaktan eğitim imkanı, bu amaç için sonuna kadar kullanılmalı.

- Şirketlerde ücret düzeyi ve terfi imkanları, kıdeme ve yaşa göre değil, yeni bilgileri edinme isteği ve performansa göre belirlenmeli.

- Çalışırken lisansüstü yapmak isteyen gençlere bazı kolaylıklar sağlanmalı.

- Üniversitelerdeki eğitim sistemi, ezbere dayanmaktan çıkarılmalı, hedef, öğrencilere analitik ve eleştirel düşünce ile problem çözme becerilerini kazandırmak olmalı.

İşe alınmada istenen niteliklerdeki ayrımcılığa yol açan koşullar asgari düzeyde tutulup, daha çok işteki performans ve öğrenme azmine bakılmalı.

AA