İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi (HAYEF) Dekanı Prof. Dr. İrfan Başkurt, öğretmenler odasında birinci gündem maddesinin asla öğrenci olmadığını, daha iyi bir ev, araba, tarla, bahçe olduğunu savunarak, bu bakış açısının sistemi mahvettiğini söyledi.
Fakültenin önderliğinde gerçekleştirilen Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) ve Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) desteklediği Öğretmen Yetiştirmede Değişim ve Dönüşümler Ulusal Çalıştayı'nın sonuç raporu tamamlandı.
Öğretmen ve öğretmen eğitimcisinin yeterliliğinden lisans programlarının güncellenmesinin gerekliliğine, MEB ile eğitim fakültelerinin iş birliğinden öğretmen adayı ve öğretmen seçimine, farklı okul bölgelerine göre öğretmen yetiştirilmesinden yeni nesil öğretmen yetiştirilmesine kadar 71 alt başlıkta toplanan sonuç raporunda, "Lisans programlarının kontenjanlarının MEB'in istihdam oranına göre belirlenmesi" gibi tespitler öne çıktı.
HAYEF Dekanı Prof. Dr. İrfan Başkurt, YÖK'e gönderdikleri rapordaki tespitlere göre, sistemsel ve yönetimsel güncellemelere gidileceğini belirttiği raporu değerlendirdi.
Öğretmen yeterliliğini çok önemsediklerini vurgulayan Başkurt, şöyle konuştu:
"Eğer sizin kaliteli eğitmeniniz, öğretmeniniz yeterli değilse, akademisyenlik aşkına, derdine sahip değilse, işini önemsemiyorsa, kadronuzda istediğiniz kadar öğretmen ya da öğretim üyesi dolu olsun, bir işe yaramaz. Öğretmen atanmasında meşhur bir söz var. Atandığında idealisttir, ikinci yıl realist olur ki burada işini istismar etme kastediliyor. Üçüncü yıl ise pragmatist oluyor, yani kendini, çıkarını önceleyen bir bakış açısı. Öğretmenler odasında birinci gündem maddesi asla öğrenci olmuyor, daha iyi bir ev, araba, tarla, bahçe. İşte bizi mahveden bu bakış açısıdır."
"Aşk bittiği yerde öğretmen bitmiştir"
Öğretmenliğin dert edinilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Başkurt, "Öğretmenliği aşk edineceksiniz, bu aşk bitmeyecek. Bu aşk bittiği yerde öğretmen bitmiştir. Öğretim üyesinin, öğretmenin bittiği yerde öğrenci de bitmiştir. Müthiş bir insan potansiyeli yok edilmiş oluyor. Dolayısıyla öğrencisini kaybeden bir ülkenin de geleceği tehlikededir, şu an ne yazık ki durumumuz budur." dedi.
Çarenin bu bakış açısını değiştirmekte olduğunu ifade eden Prof. Dr. Başkurt, öğretmenliğin en baştan, ailede, ilkokulda, ortaokulda, üniversitede çok kutsal bir meslek olduğunun yeniden anlatılması gerektiğini kaydetti.
Başkurt, hukuk ve tıp fakültelerinin bu işi çok güzel yaptığını ifade ederek, şunları aktardı:
"Öğretmenlerimiz alanı tanısın, sahayı bilsin istiyoruz. Mesela hukukta, tıpta ikinci sınıftan itibaren uygulamanın içindeler. Bizim de böyle olmamız lazım. Teorik derslerden uygulamaya zaman kalmıyor. Biz fakülte olarak bununla ilgili proje hazırlıyoruz. Amerika'da, Avrupa'da örnekleri var. Bazı derslerin yarısını ben uzaktan verebilirim. Kalan zamanda buraya gelir. Önümüzdeki bir iki yıl içinde eğitim fakültesi öğrencilerine uygulamada daha fazla vakit ayırma imkanı sunacağız. Bir öğretmenin denetiminde olacak, öğretmenler odasında, müdürün yanında oturacak, görecek."
Sonuçta okullarda performans ölçümünün de önemini hatırlatan Prof. Dr. Başkurt, çalışmayanın, üretmeyenin, ortaya gayret koymayanın bir şekilde görevine son verilmesi gerektiğini vurguladı.
AA