Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Gültekin, orucun bir ibadet olduğuna dikkat çekerek, "Oruç sabahtan akşama kadar aç kalmak demek olmadığı gibi bir diyet programı da değildir" dedi.
Prof. Dr. Fatih Gültekin, Ramazan ayında bir günün nasıl geçirilmesi gerektiğini anlattı. Gültekin, Ramazan’da beslenme konusunda alışkanlıkların üstesinden gelmek için sadece kişinin değil tüm çevresinin gayret göstermesi gerektiğini söyledi.
Ramazan ayında ilk kez oruç tutacaklara ayrı, yaşlılara ayrı, gençlere ayrı, hastalara ayrı öneriler yapılabileceğini aktaran Gültekin, "İşin sağlık yönü, uygun beslenme yönü hep konuşulur. Konuşulmalı da. Ancak öncelikli olan orucun ruhunu kavramak ve amacından sapmamaktır. Öncelikle bilinmelidir ki oruç bir ibadettir, sabahtan akşama kadar aç kalmak demek olmadığı gibi bir diyet programı da değildir. Benlik ve irade eğitimimize katkı sağlayacak önemli bir ibadettir. Arzularımızla mücadele etmenin pratik bir uygulamasıdır. İrade eğitimimiz açısından oruç ibadeti ile yeme alışkanlıklarımızın düzenlenmesi benzerlikler gösterir. Oldukça zor olan bu mücadelenin üstesinden gelebilmek için hep birlikte el ele vererek gayret etmek gereklidir. Nasıl mı? Sofraları abartma, israfı önle" dedi.
Akşama kadar sabretmenin güzel olduğunu belirten Gültekin, "Ancak iftarda sınırları zorlayacak şekilde fazla yiyip içmek ve israf derecesinde sofraları donatma konusunda dikkatli olunmalıdır. Orucun ibadet niyetiyle tutulduğu gözden kaçırılmamalı, sofralar da ibadet bilinci ile hazırlanmalı, yiyeceğimiz miktarlar da aynı niyetle orucun ruhuna uygun sınırlandırılmalıdır. Bir kere bu ayda kilo alınmamalı, az da olsa verilmelidir. Eğer kilo vermediyseniz, bir de aldıysanız bu ayın ruhuna uygun beslenmediğinizi düşünebilirsiniz" şeklinde konuştu.
"Ev sahipleri abartılı ikramlardan kaçının"
Ramazan sofraları ile ilgili alışkanlıkların üstesinden gelmenin sanıldığı gibi kolay olmadığını dile getiren Gültekin, "Tüm çevremizle niyet etmeli ve gayret göstermeliyiz. Ev halkı ve misafirler bu gayrette birbirlerine destek olmalıdırlar. Ev sahipleri abartılı bir ikram hazırlamamalı, misafirler ise abartılı bir ikram beklentisinde olmamalıdır. Yemeklerden sonra sofraya dönüp baktığımız zaman hazırladıklarımızın pek azını tüketebildiğimizi görürüz. O halde baştan sofralar daha ölçülü donatılmalıdır. Abartısız olmak aynı zamanda misafir almayı ve misafir olmayı da kolaylaştıracaktır. İsraf konusunda özellikle duyarlı olunmalıdır. Ramazanı muhteşem sofralarla hatırlamak yerine iç dünyamızda ve moral değerlerimizde yaptığı değişikliklerle hatırlamak gerekir. Bir pirinç tanesine bile ihtiyacı olanların varlığı akıldan çıkarılmamalıdır. Özetle, iftar sofraları abartısız olmalı, yemekler ölçülü yenmeli ve israf konusunda azami titizlik gösterilmelidir."
"Oruç usulüne uygun tutulursa bedene sıhhat verir"
Orucun sağlıkla yakından ilişkili olduğunu kaydeden Gültekin, "Usulüne uygun tutulduğu zaman bedene sıhhat verir. Bu sebeple sağlık ararken sağlığımızı kaybetmemek adına birkaç hatırlatma yapmak istiyoruz. İftarı soğuk olmayan suyla aç ve bol su iç. 10-15 dakika katı bir şey yeme, bekle. Sonra yemeğe başla. İftar-sahur arasında bol su iç. Gündüz susuz kalan vücudunu suya doyur. İftarda ne istersen ye, ancak çok yeme. İftarda tatlıyı abartma. Meşrubat, tatlı veya meyveden sadece birini tüket. Tatlı meşrubatlar yerine sade maden suyunu tercih et. İftarda sucuk ve pastırma yerine hurma, kuruyemiş ve meyve kuruları gibi doğal gıdaları tercih et. Arzularına gem vurmaya alışmak için oruç tut" şeklinde konuştu.
İHA