Geçtiğimiz Haziran ayında Londra’da yaşanan Grenfell binası yangını, yaşadığımız binaların yangına karşı ne kadar güvenli olduğu sorusunu gündeme getirdi.
Kensington & Chelsea Belediyesine ait 24 katlı Grenfell Tower apartmanında bozuk bir buzdolabının patlamasıyla başlayan yangında 79 kişi yaşamını yitirmişti. Yangının, binanın dış cephesinde kullanılan plastik kaplama nedeniyle hızla yayıldığı bildirilmişti.
Peki Türkiye’de durum nedir? Bu soruyu İTÜ Makine Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç cevapladı. 1989-1994 yılları arasında İstanbul İtfaiye Daire Başkanlığı yapan. Prof. Kılıç, Türkiye’deki yüksek katlı binaların yüzde 80’inin yangın güvenliği açısından yeterli olmadığını söylüyor.
2007 yılından önce yapılan yüksek binaların yangın tesisatlarının depreme karşı güvenli olmadığını ifade eden Prof. Kılıç, yaşanacak bir deprem sonrası meydana gelecek yangınların çok büyük can ve mal kaybına yol açabileceğini belirtiyor. Prof. Kılıç, İstanbul’da olabilecek bir deprem sonrasında 3 bine yakın yangın öngörüyor. Prof. Kılıç’ın gündeme getirdiği bir diğer konu da yüksek katlı binalar. Prof. Kılıç, 10 kattan sonra itfaiyenin binayı dışarıdan söndürmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Prof. Kılıç şu bilgileri aktarıyor:
En büyük risk deprem sonrası yaşanacak yangınlar
“Deprem sonrası ortaya çıkan, can ve mal kaybının büyük ölçüde artmasına yol açan felaketlerden bir tanesi yangın. Deprem sonrası, yapısal olarak güçlü ve yıkılmamış binaların içerisinde bulunan tesisatlarda kırılmalar, elektrik hatlarında kopmalar yaşanıyor. Aynı ortamda açık ateş (ocak, mum, soba, şömine vb.) olması durumunda yangın meydana geliyor. Deprem sonrası yaşanan patlamaların en büyük nedeni ise gaz. Gaz yakıtı doğalgaz ve LPG olarak ikiye ayırabiliriz. Genellikle doğalgaz kullanılan yerlerde, deprem sonrası boruların kırılmasıyla ortaya çıkan gaz, ortamdaki açık ateşle veya bir kıvılcımla karşılaşınca patlamalar meydana geliyor. Deprem esnasında, her ne kadar doğalgaz akışı ana vanadan kapansa da, ana vanadan evin içerisine kadar borunun içerisinde bulunan gazlar risk oluşturuyor. LPG tüplerinin deprem esnasında açık olması ya da bu esnada dedantörlerinde meydana gelen kopmalar patlamalara neden olan bir başka neden. Örnek vermek gerekirse; 1995 Kobe ve 1999 Los Angeles depremlerinde en büyük zarar deprem sonrası yangınlar nedeniyle oluşmuştu.”
Eski binalar, yoğun yapılaşma yangın riskini artırıyor
“Binaların eski, tesisatların eski, binaların sık, insanların fazla, yolların dar, yanıcı maddelerin fazla olduğu bölgeler yangın açısından en riskli bölgeler. İstanbul’da bu tip bölgelere örnek olarak Eminönü’nü gösterebiliriz. Bu bölgede bir de şiddetli deprem yaşanırsa yangın riski daha da artar. Deprem sonrası yangın riski açık ateş miktarına, kullanılan gaz miktarına ve kişi başı tüketilen enerji miktarına göre değişir. Deprem sonrası yangın nedeniyle yaşanacak kayıplar depremin hangi mevsimde ve günün hangi saatinde yaşandığına göre değişir.”
Dış cephe kaplamalarına dikkat
“Dış cephe kaplamalarında yanıcı malzemelerin kullanılması büyük tehlike arz ediyor. Polistiren malzeme aşırı yanıcı, tutuştuğu zaman hızla yayılan bir malzeme.
10 kattan yüksek binaları dışardan söndürmek mümkün değil
“Yangın tasarımla önlenir, bina tasarımla söndürülür. 10 katın üzerindeki bir binayı dışarıdan söndürebilmeniz mümkün değil. Yanan binanın içerisine girip söndürmek de mümkün değil. Bu tür binalar ancak yangın söndürme tesisatı ile söndürülür. İçeride mutlaka korunmuş merdiven (yangın merdiveni) olmalı, algılama sistemi ve söndürme sistemi olmalı.
Dünya