Son yarım yüz yılda küresel et tüketimi nüfus artışına bağlı biçimde hızla arttı. 1960’larda 3 milyar civarında olan nüfus artışı bugün 7.6 milyara dayanmış durumda. Artan nüfus ve azalan kaynaklar, insanoğlunu beslenme konusunda da yeni arayışlara itti.
Bilimsel çalışmalar adaletsiz dağılımın pek çok alanda olduğu gibi beslenmede de kendini gösterdiğini gözler önüne serdi. Beslenme biçimine ilişkin 37 bilim insanı 16 ülkede yeni bir araştırmaya imza attı. Sonuçları tıp dergisi The Lancet’ta yayımlanan araştırmada sağlıklı beslenme için bir takım önerilere yer verildi.
Bazılarına daha az et
37 bilim insanının yaptığı araştırmada, kırmızı eti çok tüketen (Kuzey Amerika, Avrupa ve Orta Asya) ülkelerin bu tüketimi ciddi miktarda azaltması gerektiği belirtildi. Araştırmada, et tüketiminin dünya ortalamasının altında olduğu Güney Asya ülkelerinde ise daha fazla hayvansal protein tüketmesi önerildi.
Yüksek kırmızı et tüketiminin olduğu bölgelerde 2050’ye kadar tüketimin yarı yarıya azaltılması gerektiğine dikkat çekilen araştırmaya göre, insanoğlunun tüketimini yarı yarıya azaltması gereken ürünler arasında şeker de sayıldı. Sebze ve bakliyat tüketiminin iki katına çıkarılmasını, meyve ve kuruyemişin de daha fazla tüketilmesi bilim insanlarının önerileri arasında yer aldı.
850 milyon aç insan
Bireysel tüketim tercihlerinin sorunun çözümü için yeterli olmayacağına dikkat çeken bilim insanları, adaletli ve sağlıklı bir beslenme için yapılması gerekenleri gerçekleştirebilmek için devletlerin harekete geçerek gerekli tedbirleri alması gerektiğini belirtti. Dünya genelinde 820 milyondan fazla insanın yetersiz beslendiğinin kaydedildiği araştırmada, düşük kalitede gıda tüketiminin daha yüksek olduğu ve bunun da obezite, diyabet ve felç gibi çok sayıda hastalığın artmasına neden olduğu belirtildi.
Kuraklık ve sele dayanıklı ürünler
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün araştırması da Avrupa ve ABD’de yaşayanların et tüketimini azaltması gerektiğini söylüyor. Ancak her iki çalışmanın kritik vurgusu, tarımsal üretim sırasında oluşan ve küresel ısınmaya neden olan sera gazı salınımı nedeniyle çevreye verilen zararın azaltılması yönünde. Sera gazı salınımının yüzde 30’u tarımsal üretimden kaynaklanıyor. Bu üretimin çoğu ise büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesi amacıyla kullanılıyor.
Dünya nüfusunun 2050'de 10 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Bu da yeme alışkanlğında daha fazla hayvansal gıdaya ihtiyaç duyulacağı anlamına geliyor. Bilim insanlarına göre, et tüketiminin azaltılması ve daha besleyici üretim metotlarının değiştirilmesi gerekiyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak su varlığının azalması, tarım için büyük tehdit oluşturuyor.
Gıda üretimi, dünyada su tüketiminin en fazla olduğu sektör. Bazı çalışmalar gelecekte üretimin düşeceğini bazıları ise artacağını öngörüyor. Ancak tarımsal üretimde bir düşüş yaşanması durumunda 2050’de 500 bin kişinin buna bağlı olarak öleceği tahmin ediliyor. Bu konudaki çözüm önerisi ise kuraklık, su baskını gibi ekstrem hava olaylarına dayanıklı tarım ürünlerin geliştirilmesi.
Milliyet