Son dönemde baş tacı olan lezzetlerden biri de siyez unu. En sağlıklı tür olduğu anlaşılınca menülerin demirbaşı oldu. 10 bin yıl önce kültüre alınmış modern buğdayın atası olan siyez buğdayının, ilk kez Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Karaca Dağ’da ekildiği düşünülüyor.
Siyez buğdayına verilen ilk isim Hititçe bir kelime olan “zız” iken, daha sonraları “siyez” ve bazen de “kaplıca” olarak adlandırılmış. Peki ata tohumu siyez ile modern buğday arasındaki fark nedir? Her şeyden önce “genetiği değişmemiş bir buğday türü ve modern buğday tanesine göre çok daha küçük”. Modern buğday gibi glüten içeriyor ancak içerdiği glüten miktarı yüzde 50 daha az ve daha kaliteli. Ziraat mühendisi Neslihan Şimşek, “İçerdiği yüksek miktardaki karetonoidlerden dolaylı ciddi hastalıkların önlenmesinde fayda sağlıyor. Modern buğdayda bu karotenoidleri bulmak zor. Modern buğdaya göre 2 kat fazla A vitamini, 3-4 kat daha fazla lutein, 4-5 kat daha fazla riboflavin içerir” diyor.
Uzmanlara göre siyez,
- Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
- Düşük glisemik indeks içeriyor. Yani kanda şeker oranını birden yükseltmiyor ve vücutta açlık tokluk hissinin dengede seyretmesini sağlıyor.
- Tarıma elverişsiz arazilerde bile ekilebiliyor.
- Ekmek yapımında kullanılan buğdaylara göre protein oranı yüksek, karbonhidrat oranı ise düşük.
- Vitamin ve mineral açısından zengin. B grubu vitaminlere ek olarak E vitamini ve K2 vitamini, demir, fosfor, magnezyum gibi önemli mineraller içeriyor.
- Yüksek lifli yapısı sindirime yardımcı oluyor. Normal ekmeğe göre daha bağırsak dostu.
- İçerdiği lutein miktarı diğer buğday çeşitlerine göre daha fazla.
- Bugünkü bilinen buğdayın en eski türü olan siyez 14 kromozoma sahip diploid bir buğday.
Milliyet