Dünya ısınmaya başladıkça, İsveç gibi soğuk ve zengin ülkeler ekonomik büyüme kaydederken, Hindistan gibi fakir ülkeler ekonomik açıdan çok daha kötü bir sürece giriyor. Zengin ve fakir ülkeler arasındaki eşitsizlikler yeniden yükselişe geçiyor.
Bir araştırma, 1961 ile 2010 yılları arasında iklim değişikliğinin ülkeler üzerindeki farklı etkilerini inceliyor. Araştırmaya göre, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olan ülkeler, iklim değişikliğinde en az etkisi olan ülkeler olacak. Bu ülkeler daha bugünden küresel ısınmanın neden olduğu ekonomik olumsuzlukları yaşamaya başlamış durumdalar.
Noah Diffenbaugh, “Ekonomik eşitsizlik karmaşık bir konu. Küresel anlamda ülkeler arasındaki eşitsizliğin zaman içinde azaldığını görüyoruz; fakat küresel ısınma ne yazık ki bu süreci yavaşlatmış durumda” diyor. Diffenbaugh’un yorumlarına göre, küresel ısınma ülkeler arasındaki eşitsizliği yeniden artırmaya yönelik gelişmelere neden oluyor.
Araştırmada ortaya çıkan başlıca sonuçlar ise şöyle:
Norveç ve İsveç gibi zengin ülkelerde, 20. yüzyılın ortalarından itibaren hava sıcaklarının artmasıyla, zenginliğin de arttığı izleniyor. Nijerya ve Hindistan ise, olmaları gerekenden çok daha fakir bir konumdalar.
1961 ile 2010 yılları arasında, fakir ülkelerde kişi başına düşen refah oranı küresel ısınma nedeniyle yüzde 17 ila 30 oranında azalmış durumda. Zengin ve fakir ülkeler arasındaki uçurum ise, iklim sıcaklıklarının sabit olduğu döneme kıyasla yüzde 25 daha fazla.
Araştırma, ekonomik büyüme ile hava sıcaklığı arasında bir bağlantı kuruyor. Sıcak hava dalgaları mahsule zarar verdiği gibi, insanların üretkenliğini azaltıyor. İsveç gibi soğuk bir ülkede ise, yıllık hava sıcaklığındaki artış, belli bir noktaya kadar yararlı olabiliyor. İsveç’te 2018'de ülke geneline yayılan devasa orman yangınları ise, bu noktanın aşılabileceğini ortaya koyar nitelikteydi.
Araştırma, hava sıcaklığındaki artışın ekonomiye etkisine yönelik tahminleri 20'den fazla iklim modelinden elde edilen verilerle birleştiriyor ve iklim değişikliği olmaması halinde, her ülkenin potansiyel büyüme hızını hesaplıyor. Bu hesaplara göre küresel ısınmanın ekonomik büyüme üzerindeki olumsuz etkisi gerçekten çarpıcı. Örneğin küresel ısınma olmasaydı, Hindistan ekonomisi, bugünkü durumundan yüzde 31 oranında daha büyük olacaktı.
Dünyamız, Sanayi Devrimi yaşandığından bugüne kadar 1 derece ısındı. Eğer ülkeler Paris Anlaşması’nın gereklerini yerine getirirlerse, 2 derecelik ısınmayı engelleyebileceğiz. Fakat içinde bulunduğumuz mevcut durum bile ekonomileri olumsuz etkilemeye devam edecek.
Küresel ısınma eşitsizlikleri yüzde 25 oranında artırıyor
Tarih boyunca en düşük sera gazı emisyonuna sahip olan 36 ülke, aynı zamanda dünyanın en fakir ve en sıcak ülkeleri. Bu ülkelerin 34’ü, küresel ısınma nedeniyle yüzde 24 oranında gelir kaybı yaşıyor. En fakir ülkelerin yüzde 40’ı Sahra Altı Afrikası’nda, Asya’da, Orta ve Güney Amerika’da yer alıyor. Bu ülkeler geçtiğimiz 50 yıl içinde gelirlerinin yüzde 17 ila 31’ini küresel ısınma nedeniyle kaybettiler. En düşük sera gazı emisyonuna sahip ülkelerden biri olan Hindistan, son yıllarda ekonomik büyüme açısından lider ülkelerden biriydi; fakat iklim değişikliği büyüme hızını yüzde 30 oranında azalttı.
Hindistan’ın toplam işgücünün yarısını temsil eden tarım endüstrisi, ciddi kuraklıklar nedeniyle her yıl yaklaşık 10 milyar dolar civarında zarar görüyor..
Dünyanın en zengin ülkeleri ise, iklim değişikliği nedeniyle, kasalarını biraz daha fazla para ile doldurmaya devam ediyorlar. Dünyanın en fazla sera gazı salımı gerçekleştiren 19 ülkesinden 14’ü, iklim değişikliği nedeniyle ekonomik büyümelerini ortalama yüzde 13 oranında artırdılar.
2018 yılında sıcak hava dalgaları insan sağlığı ve mahsul açısından bazı risklere yol açarken, turizm sektöründe çok önemli gelişmeler yaşandı.
Dünya