Yaz tatilinin başlamasına az kaldı. 18 milyon öğrenci, 14 Haziran’da karnelerini alarak üç aylık tatile çıkacak. Karnenin anne-babayı da değerlendirdiğini vurgulayan uzmanlar, notları iyi olan çocuklar kadar ‘zayıfı’ bulunanların da teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor ve uyarıyor: “Ancak bu pahalı bir ödül olmamalı.”
Karne heyecanı yaşayan öğrencilerin kimi biraz buruk, kimi sevinçli bir bekleyiş içinde. Uzmanlar ise karnenin çocuğun başarılı ya da başarısız diye etiketlendiği bir belge olmadığını hatırlatarak, kazanılan bilgi ve becerilerin gösterildiği bir araç olduğunu belirtiyor. Aileleri, karneyi çocuğun kişiliğinin bütününe yönelik bir değerlendirme aracı olarak kullanmamaları yönünde uyaran Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Dr. Tuncay Ergene, “Unutmayın, çocuğunuzun karnesi anne-baba olarak sizin için de bir değerlendirme ve her değerlendirme eksikleri gösteren bir bilgi” diyor.
Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Dr. Zeynep Kızıltepe ise şu bilgileri veriyor:
Notlar yüksek olduğunda çocuğun karnesi aileye heyecan, memnuniyet ve gurur getiriyor. Bazen de kötü notlar ailede üzüntü, kaygı, öfke ve belirsizliği yaşatıyor. İki durumda da karne, gelecek planlarının yapıldığı ve geçmiş çabaların, çalışma alışkanlıklarının, zamanın nerede harcandığının ve amaçların gözden geçirildiği yeni bir dönem.
Karne, öğrencinin başarılı veya başarısız, değerli veya değersiz, işe yarar veya yaramaz olarak etiketlendiği bir belge değil; eğitim ortamında ondan beklenen bilgi ve beceri alanındaki yeterlilikleri ne derece gösterdiğiyle ilgili eğitsel bir araç. Asıl amacı öğrencinin güçlü ve geliştirmesi gereken yanlarını işaret etmek ve anne-babayla çocuğun konuşmasını kolaylaştırmak. Bu nedenle karneler, sadece çocuk için değil öğretmen, okul ve aile için de yol gösterici. Çocuğun gelişimiyle ilgili herkes kendisine, “Kazanılan yeterlikleri ve olumlu davranışları sürdürmek için ne yapabiliriz? Çocuğa sahip olması beklenen davranışları nasıl kazandırabiliriz” sorularını sormalı.
- Önce iyi notlar üzerinde durun, memnuniyetinizi belirtin. Kırık notlarla ilgili onurunu kırıcı sözler söylemeyin. Duygularınızı paylaşın. “Bu, seni olduğu gibi beni de üzdü ama daha çok çalışman gereken dersleri görmüş olduk” gibi.
- Karneyi çocuğunuzu azarlamak veya küçük düşürmek için bir araç olarak kullanmayın.
- Eğitim yılı içinde neler öğrendiğini sorun. Notlarından memnun olup olmadığını, başarısını arttırmak için neler yapabileceğini konuşun. Bunları siz sıralamayın, çünkü sizi dinlemeyecektir. Gelecek dönemle ilgili hedeflerini dinleyin, olumlu bulduklarınızı destekleyin.
- Karnesi nasıl olursa olsun, onu sevdiğinizi ve değer verdiğinizi gösterin. Çocuklar ne söylediğinizden çok; neyi, nasıl söylediğinize dikkat eder. Samimi olun.
- Başarısını başka çocuklarla özellikle kardeşiyle kıyaslamayın. Karnesini başkalarına karşı bir ‘övünme’ ya da ‘utanma’ nedeni olarak kullanmayın. Unutmayın öncelikle kendisi için çalışmalı.
- Karneyi, çocuğun kişiliğinin bütününe yönelik bir değerlendirme aracı olarak görmeyin. Başarılı bir çocuğa sahip olmaktan çok sağlıklı ve uyumlu bir evladınız olması önemli.
Notları çok iyi çocuklar ödüllendirilirken, karnesi daha az parlak olanlar da teşvik edilmeli. Sonuç kadar gösterilen çabanın önemli olduğu mesajı verilmeli. Bu, her zaman pahalı oyuncaklarla, araçlarla olmamalı. Güzel sözlerle övmek, takdirle karşılamak ve çalışmalarından memnuniyetinizi göstermek de hediye yerine geçebilir. Hediye alınacaksa da zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimine uygun, yaşıyla uyumlu olmasına dikkat edilmeli. Sadece başarıya bağlı olarak hediye alınmamalı. Çocuklara “Sınıfını geçersen şunu alacağım, tatile götüreceğim” gibi sözler verilmemeli. Amaç çocukların okumaktan, ders çalışmaktan, öğrenmekten mutlu olmalarını, başarının hazzını tatmalarını sağlamak olmalı.
Hürriyet