Derlenen raporlara göre, dünyanın yüzde 70'i sularla kaplı olmasına rağmen erişilebilir tatlı su dünyadaki toplam suyun ancak yüzde 1'ini buluyor. Küresel su ihtiyacının 2050'de bugüne göre yüzde 30 artacağı tahmin ediliyor. Halen dünya nüfusunun yüzde 40'ını barındıran 80 ülkede su sıkıntısı çekiliyor.
İnsan etkilerinden dolayı 20'nci yüzyılın başından beri doğal sulak alanların yaklaşık yüzde 70’inin yok olduğu belirtiliyor. Su kaynakları, büyüyen ekosistemin ve artan insan nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Nehirler, göller ve yer altı su kaynakları kuruyor veya kullanılamayacak kadar kirleniyor.
Su kaynaklarının yok olması bazı ekosistemleri de tehlikeye sokuyor. Bir zamanlar dünyanın 4'üncü büyük tatlı su gölü olan Orta Asya'daki Aral Gölü'nün yalnızca 40 yıl içinde mevcut hacminin yaklaşık yüzde 90'ını kaybettiği biliniyor. Dünyada atık suların yüzde 80'inden fazlası arıtılmıyor ve yaklaşık 1,8 milyar insan herhangi bir arıtım süreci geçirmemiş suları içmek zorunda kalıyor.
Temiz olmayan su, 2,4 milyar insan için kolera, tifo gibi hastalıklara yol açıyor. Her yıl çoğunluğu çocuk olan 2 milyon insan, sudan kaynaklanan hastalıklardan hayatını kaybediyor.
Su kıtlığının 3 nedeni
Bilinçsiz tarımsal sulama, kirlilik ve nüfus artışı su kıtlığının başlıca nedenleri arasında gösteriliyor. Dünyanın erişilebilir tatlı sularının yüzde 70'i tarımda kullanılırken, verimsizlik ve yanlış tarım yöntemleri nedeniyle kullanılan suyun yüzde 60'ı israf ediliyor.
Hindistan, Çin, Avustralya, İspanya ve ABD gibi gıda üretiminde başta gelen birçok ülke su kaynaklarının sınırlarını zorluyor.
Su kıtlığının bir diğer nedeni olan kirlilik ise çiftlikler, arıtılmamış atık su, endüstriyel atıklar ve tarımda kullanılan gübre ve pestisitler gibi birçok nedenden kaynaklanıyor. Oluşan kirlilikten yer altı suları da etkileniyor.
Türkiye, kişi başına düşen yıllık yaklaşık bin 519 metreküp su miktarıyla "su azlığı çeken ülkeler" kategorisinde yer alıyor.
AA