12 bin yıllık bir geçmişe sahip olan siyez, buğdayın az bilinen atasıdır. Bugün, buğdayın genetik yapısı büyük oranda değişmiş ve kromozom sayısı artmış olsa da siyez buğdayı kendi orijinal genetik yapısını halen korumaktadır.
Siyez buğdayının oldukça sağlam tohum zarfı onu kuraklık, aşırı soğuk, böcekler ve hatta radyasyon gibi dış etkenlere karşı korumuş, bugüne kadar getirmiştir. Ancak siyez buğdayının zorlu işlenme süreci onun bilinirliğini kısıtlamıştır.
İçerdiği zengin mineral, vitamin ve lif oranıyla siyez buğdayı oldukça sağlıklı bir gıdadır. Düşük glisemik indeksi nedeniyle uzun süreli tokluk hissi verir ve sindirim süresini uzatır.
Göz ve sindirim sağlığı için hem lutein hem çinko bakımından zengin olan siyez buğdayı, normal buğdaya göre iki kat daha fazla oranda A vitamini ve demir içerir. E, B ve K vitaminleri açısından da zengin rezerve sahiptir. Özellikle çocukluk ve hamilelik döneminde sık üretilen kan hücreleri için gerekli olan folik asit, siyez buğdayında bol miktarda bulunur.
Üstelik siyez buğdayı diğer buğday türlerine göre oldukça yüksek oranda yağ içermesine karşın, bu yağlar kalp dostu doymamış yağlardan oluşur.
Ayrıca içerdiği yüksek gluten oranı (%85) sebebiyle modern buğday, çölyak ve gluten duyarlılığı hastalıklarına sebep olurken, siyez buğdayının içerdiği gluten miktarı modern buğdaya göre oldukça düşük miktardadır.
wholeliving.global