23 Cemaziyelevvel 1446 | 25 Kasım 2024 Pazartesi

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Ekonomi

Ana Sayfa Haber Ekonomi

'Küresel krizi erteleme oyunu sürüyor'

Son Güncelleme: 17 ŞUBAT 2016 - TSİ 10:54

Küresel ekonomiyi 2008’dekinden de derin bir krize sürükleyebilecek olan ‘ağır hastalık’ sürerken geçen haftaya damga vuran panik havası şimdilik dağıldı, çünkü borsalar bu haftaya iyi başladı. Borsaların haftaya iyi başlamasının nedeni ise hastaya ‘oksijen’ veren merkez bankalarının tekrar devreye gireceği umudunun canlanmasıydı.

ABD Merkez Bankası’nın (FED) 2016’da faiz artırma olasılığının iyice azalması, Japonya Merkez Bankası'nın yılın son çeyreğinde beklenenden de hızlı küçülen Japon ekonomisini ayakta tutmak için elinden geleni yapacağını açıklaması, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’nin “gerekeni yaparız” söylemini sürdürmesi borsaların panik havasından çıkmasını sağladı. Bir haftalık tatilden dönen Çin borsasında yeni bir çöküşün yaşanmaması da buna katkıda bulundu.

Geçen hafta yaşanan panikte, başta Deutsche Bank olmak üzere büyük bankaların hisselerinde yaşanan çöküş belirleyici rol oynamıştı. Bu haftanın en ilginç itirafı da Deutsche Bank’tan geldi. Bloomberg ’in haberine göre, bankanın baş analisti Sebastian Raedler ve ekibi tarafından hazırlanan değerlendirme notunda, bankaları zora sokan asıl nedenin, ABD’deki riskli özel sektör tahvillerinin faizlerinin yükselmesi olduğu belirtiliyor ve hisse fiyatlarında yeni bir çöküşü ancak FED’in önleyebileceği ifade ediliyor.

Oksijen desteği yetmiyor

Küresel ekonomiyi her an krize dönüşebilecek bir zafiyete sürükleyen asıl hastalığın ne olduğunu aslında herkes biliyor ama asıl hastalığın tedavisi, dünya ekonomisinde ve finans sisteminde köklü bir operasyonuya da düzen değişikliğini gerektirdiği için bu yola gidilmiyor, merkez bankalarının oksijen desteğiyle hasta yaşatılmaya çalışılıyor. Bu sürecin yeni bir krize yol açmasının kaçınılmaz olduğu bilindiği halde bu zaman kazanma oyunu sürdürülüyor.

Ne var ki şimdi gelinen noktada, merkez bankalarının zaman kazanmak ve hastayı yapay solunumla yaşatmak için kullanabileceği ‘oksijen’ tükenmek üzere. Sıfır faiz ve sınırsız parasal genişlemeden sonra sıranın eksi faize gelmesi bunu gösteriyor. Ancak eksi faizin yan etkileri de hastanın bünyesinde ve özellikle banka sisteminde yeni sorunlara ve komplikasyonlara yol açabiliyor.

Bu süreçte hastanın durumu giderek ağırlaşırken hastalığı tedavi edecek operasyon bir türlü göze alınamıyor. Hala merkez bankalarından medet umarak zaman kazanmaya çalışanlar da aslında bunu biliyor ama hastalığı oluşturan koşulları ortadan kaldırmak, güçlü çıkar gruplarının işine gelmediği için bu trajikomik oyun sürüyor.

Asıl hastalık nerede?

Dünya ekonomisindeki asıl hastalığın nerede olduğu giderek netleşmeye başladı. Dünya ekonomisi aslında genel bir talep yetersizliği sorunuyla karşı karşıya. Bunun nedeni ise küresel ekonominin ve finans sisteminin bugünkü işleyiş biçiminin, küçük bir azınlığa çok büyük gelir sağlaması, büyük çoğunluğun gerçek gelirinin ise çok az artması ya da hiç artmaması. Yani küresel talebi canlandırabilecek olan büyük kitlenin eline çok az para geçerken tasarruf eğilimi yüksek olan küçük bir grubun (toplam nüfus içinde yüzde 1’in ya da en fazla yüzde 10’un) eline harcayamayacağı kadar çok paranın geçmesi.

Bu süreçte gelirin çok büyük kısmını eline geçiren kesim, bu çarkın böyle dönmeye devam edemeyeceğini bildiği için, eline geçen parayla yeni üretken yatırımlara girişme konusunda da çekimser davranıyor, çeşitli finansal oyunlarla, kendi şirketlerinin hisselerine yatırım yapıp hisse fiyatlarını yükselterek servetini artırmaya çalışıyor.

ABD’de orta sınıfın isyanı

Geniş orta sınıfının gücüyle övünen ABD, şimdi bu kısır döngünün en çarpıcı biçimde yaşandığı ve orta sınıfın erozyona uğradığı bir ülke haline geldi. ABD’de nüfusun en varlıklı yüzde 1’inin serveti, nüfusun ilk yüzde 10’dan sonraki yüzde 90’ının servetini geçti, orta gelir grubunun gerçek geliri 1980’den beri artmıyor. Orta sınıf sonunda isyan bayrağını açtı, halen olan başkanlık seçimi yarışında kimilerinin“sosyalist” diye nitelediği Demokrat Parti’nin aday adayı Bernie Sanders’ın yaygın ilgi görmesi de bunun bir sonucu.

Dünya ekonomisinin sağlıklı bir bünyeye kavuşması ve kriz korkusunu atlatarak sürdürülebilir büyümeye geçmesi için bugünkü işleyiş biçiminin değişmesi gerekiyor ama yeni bir kriz yaşanmadan bu noktaya gelinemeyecek her halde.

Dünya / Osman Ulagay