Kaşgar’ın bir incisi daha yok edildi
Son Güncelleme: 19 ARALIK 2011 - TSİ 13:23
Doğu Türkistan'da tarihi ve kültürel miras teker teker yok ediliyor. Doğu Türkistan'ın medeniyet merkezi Kaşgar'ın tarihi dokusunu yok etmeye yönelik Çin uygulamaları uluslararası düzeyde de tepki çekmeye başladı.
Uygur Bölgesinin en kadim şehri Kaşgar’da, İslam eserlerinin, kimliğini oluşturan eserlerin teker teker yok edilişinin son örneği geçen hafta yaşandı. Kaşgar’ın incisi sayılan ve kuruluşu Abdülkerim Satuk Buğra Han’a kadar giden tekke bilinmeyen kişilerce yakıldı. Türkiye’de yaşayan mirasçıları, tekke için Türk Dışişleri Bakanlığı’nı bile devreye sokarak, binanın kendilerine verilmesini talep etmişti.
Kaşgar’daki Çarşı mahallesi Zergerler Kuçe’sinde bulunan ve Mansur Han Hazretim Hankah’ı olarak da bilinen tekke geçtiğimiz hafta bilinmeyen kişiler(!) tarafından yakıldı. Çevredekilerin yangına müdahale etmesini tam 24 saat engelleyen Çin polisi, tekke kül olduktan sonra müdahaleyi serbest bıraktı.
Cami, medrese, hankah, imaret ve misafirhaneden oluşan ve üç dönüm üzerine kurulu külliye, 1937 yılına kadar faaldi. Stalin’in kuklası general Sing Si Sey’ın 1937 yılında Kaşgar’ı işgali sonrasında, külliye, dönemin Evkaf Nazırı Nizameddin Ahun Mahdum tarafından, bu generalin şerrinden korumak için kendi ağabeyine 872 kilo gümüş karşılığı satıldı. Buna rağmen külliye Çinliler tarafından uzun süre âtıl bırakıldı, sonra da ‘Kültür Devrimi’ tarafından resmi bina olarak kullanılmak istendi. Bundan sonra binaya ailenin de girmesini engelleyen Çin yönetimi, binanın restorasyon taleplerini ise ısrarla reddetti.
Bina 1 Aralık 2011’de ise bilinmeyen kişiler tarafından dört ayrı yerden başlatılan bir yangınla yakıldı. Yangına 2 Aralık günü müdahale eden Çin itfaiyesi, sağlam kalan ham tuğladan yapılmış duvarları da su sıkarak yıktıktan sonra arta kalan taş yığınlarını ve iç döşemede kullanılan yangından kurtulan ahşap sütün ve kaplamaları, tarihi eser olarak muhafaza altına alacaklarını söyleyip, götürdü.
DERGAHIN TARİHÇESİ
Tekkenin kuruluşu miladi 10’ncu yüzyılda. Abdülkerim Satuk Buğra Hean’ ın Müslüman olmasına sebep olan Samanlı şehzadesi Ebu Nasır Samani’ye gidiyor. Ebu Nasır Samani’nin ailesi halen Kaşgar çevresinde Hazretimler ya da Töremler şeklinde biliniyor.
“KAŞGAR YOK EDİLMEDEN”
Yeni Şafak yazaı Akif Emre “Kaşgar yok edilmeden” başlıklı yazısında konuya dikklat çekti. Emre'nin yazısı şöyle:
Orta Asaya'daki "büyük oyun"un jeostratejik ayrıntılarına dalanlar muhteşem medeniyetimizden elde kalanlara yönelik saldırıyı umursamıyor bile. Hayatı stratejik hesaplarla okumaya alıştığımız günlerden beri tarih, kültür ve medeniyet meseleleri konuşmak dünyanın gerçeklerinden kopuş olarak algılanır oldu ne yazık ki. Her türden 'değer'in tecime elverişli hale geldiği oranda kıymet atfedildiği küresel çağda yaşıyoruz ne de olsa.
Kaşgar, medeniyetimizin kadim şehirlerinden biri. Bağdat, Şam, İstanbul, İsfahan, Gırnata neyse Kaşgar da en az bunlar kadar medeniyet birikimimizi bugünlere kadar taşıyan ve yaşatan merkez şehirlerden biri. Batıda Gırnata, doğuda Kaşgar. Gırnata düştü ama Kaşgar hâlâ direniyor.
Kaşgar, 19. yüzyılın sonlarında bir Alman oryantalistin verdiği isimle "İpek Yolu" üzerinde bir şehir olmaktan önce Kaşgarlı Mahmut'la bize daha yakın bir kültür vahası. O kadar yakın ki, Halil İnalcık'ın tespitine göre İstanbul'un fethine kadar Anadolu'da konuşulan Türkçe Uygur Türkçesi'ydi.
Artık bize çok uzak gibi bu şehrin duran, aslında, dili "varlığın hanesi" olarak gören Martin Heidegger'den mülhem söyleyecek olursak; Türkçe'nin en önemli kaynağı olan Dîvânü Lûgati't-Türk isimli eseri bize kazandıran Kaşgarlı Mahmut'tan dolayı da 'öz hanemiz' olduğu yeniden hatırlanmalı.
Doğu Türkistan'ın yerine Sincan'ı tanıyan Türk bakışının ne Kaşgarlı Mahmud'u ne de Kaşgar'ın "şehr-i kadim"inin başına gelenleri takip etmeye mecali yok. Çin mallarının çöplüğüne boğulan tüketim iştihamızın kör ettiği okumuşlarımız bir medeniyeti temsil eden bu kadim şehrin Çin yönetimince yok edilişini bile görecek ilgiden, dikkatten, bilinçten mahrum.
Yine Amerikan basınında çıkan yazılardan haberdar olabildiğimiz kadarıyla Kaşgar Çin'in sömürgeci iştihasına kurban edilmek üzere. Çin kapitalizmi şovenizmle senteze giderek bir tarihi yok ediyor.
Bunca asimilasyona, baskıya direnen Uygurları sindiremeyen Çin, yıllardır doğudan göç eden Çinlilerin hakim olduğu, modern tüketim toplumunu yerleştirmek ve Uygur kimliğini yok etmek için Kaşgar'ın tarihi ve sembolik değerlerine göz dikmiş görünüyor.
Kolonyalizmin tipik uygulaması olarak İslam dünyasındaki tarihi şehirler bir tür terkedilmişliğe mahkum edilerek, sömürge yönetimlerince inşa edilen modern şehirlere kıyasla köhne, geri, fakir bırakıldı. Sömürgeci ile yerli olan arasında bir tür kıyas olması için. Fakir de olsa Kuzey Afrika'dan, Balkanlar'a ve Orta Asya'ya kadar eski şehirler hayatın kenarına itilerek ama onurlu direnişi sürdürerek tarihi mirası ayakta tutabildiler.
Kaşgar özelde Uygur Müslümanlarının kimliklerini korudukları, kendilerini bu şehirle tanımladıkları bir yer.
Gelen haberlere göre, Çin işgal yönetimi bu tarihi şehrin dokusunu bozmaya karar vermiş. Dev plazaları yükseltilmek için yıkılmak istenen tarihi Kaşgar (şehr-i kadim) aynı zamanda Uygurların toplumsal ve kültürel dokularını tahrip edecek. Yapılan hesaplara göre en az 13 bin Uygur aile yeni imar nedeniyle tarihi şehirden göç etmek zorunda kalacak. New York Times'in verdiği habere göre şimdiden 900 aile göç etmiş durumda.
Bu yıkımı durdurmak için özellikle internet ortamında imza kampanyası düzenlenerek dünya çapında bir duyarlılık geliştirilmeye çalışılıyor.
Türkiye'nin bir Çin, özelde de Doğu Türkistan politikasının olup olmadığı net değil. Türkiye'nin 3. olduğu Dünya Futbol Şampiyonası'ndaki maçta Türkiye lehine tezahürat yapan Uygurların bile cezalandırıldığı bu ülke Kaşgar'ı yok etmeye karar vermiş görünüyor.
Jeostratejik hesapları aşan, "varlı/ğımız/n hanesi"ne yönelik saldırıya karşı duyarlılığı olmayanların küresel aktör olma iddiası olabilir mi?
Geç olmadan, tarihi Kaşgar yerle bir edilmeden bir şeyler yapalım.
DÜNYA BÜLTENİ