862 bin kişi kart takibinde, nedeni ise...
Son Güncelleme: 24 ARALIK 2015 - TSİ 11:02
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Ocak-Ekim 2015 döneminde 862 bin vatandaşın kredi kartını ödeyemediği için takibe alındığını belirterek, "İnandırıcı olmayan indirim kampanyalarına şüpheyle bakın ve alışveriş çılgınlığından uzak durun kredi kartlarınızı şişirmeyin" ifadesini kullandı.
Palandöken, yazılı açıklamasında, özellikle bugünlerde Alışveriş Merkezlerince (AVM) müşteri çekmek ve daha çok alışveriş yapılmasını sağlamak için çılgın ve inandırıcı olmayan kampanyalar yapıldığına dikkati çekti.
Palandöken, tüketicilerin "3 al 1 öde, 1 alana 1 bedava" sloganlarına kanmaması gerektiği vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Eğer indirim yapılacaksa 1 tanesini 3'te 1'i fiyata satsınlar ki israf olmasın. Bu tür aldatıcı satış stratejileri tüketicinin güvenini azaltıyor. Yılbaşı öncesi alışverişlerde tüketim çılgınlığına kapılan vatandaş kredi kartına yükleniyor. Ocak-Ekim 2015 döneminde 862 bin vatandaşımız kredi kartını ödeyemediği için takibe alınmış. Ekim 2015 verilerine göre bireysel kredi kartlarından kullanılan kredi miktarı, 77,5 milyar liranın üzerine çıktı. Geçtiğimiz yılın ekim ayı itibarıyla 5,6 milyar lira seviyelerinde olan ödenemeyen bireysel kredi kartı borç tutarı ise bu yılın aynı ayına gelene dek yüzde 19,4 yükseldi ve 6,7 milyar liranın üzerine çıktı. Eğer indirimli alışveriş reklamlarının etkisine kapılıp pek çok şeyi ihtiyacın olmadan fazla fazla alırsan kredi kartını şişirirsin. Aldığın ayakkabıyı, gömleği, pantolonu giyemezsen, ucuz diye aldığın pahalıya gelir."
Birçok kişi kendine dahi itiraf edemese de araştırma şirketleri, satın alınıp da kullanılmayan ancak evde yer işgal eden çok fazla eşya ve gıdanın olduğundan söz ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, halen 600 bin kişi Türkiye’de açlık sınırında yaşarken, günde 5 milyon ekmek çöpe atılıyor.
Türkiye Fırıncılar Federasyonu verilerine göre, günlük üretilen 82 milyon ekmeğin, 77 milyon adedi tüketilirken günlük 5 milyon ekmek israf ediliyor. Bunun dışında henüz üretim aşamasında 1,5 milyon ekmek ziyan oluyor. Türkiye’de bir yılda israf edilen ekmek, ortalama 450 bin ton buğdaya karşılık geliyor. Türkiye’de israf edilen ekmek miktarı, 4 milyon 495 bin. Bu korkutucu rakam, 4.2 milyon nüfuslu Hırvatistan’dan, 4.3 milyon nüfuslu Gürcistan’dan ve 3.5 milyon nüfuslu Moldova’dan daha yüksek. Ekmeğin nimet olarak kabul gördüğü bir toplumda sadece çöpe giden ekmek miktarı günde 5 milyon ise siz düşünün diğer gıda ve eşyalardaki çöpe giden miktarı.
Tüm bu örneklerin üç sebebi olabilir. İlki; bireylerin ihtiyaç duymadıkları halde alışveriş çılgınlığına girmelerinde en büyük etken; reklam sektörü. Reklamlar yoluyla üretilen mevcut ürünler tüketici adaylarına sunulmakta, bunların satılması için insan psikolojisinin zayıf noktalarından yararlanarak kampanyalar yapılmakta. Promosyonlar, indirimler, taksitli alışverişler, 3 al 2 öde şeklinde ödemeler vb…
Bireylerin satın almanın ne kadar kolay olduğu konusunda beyin yıkaması yapılıyor. Cebinde tüketimi yapacak parası olmayan bireyler, yapılan kampanyalarla tüketebiliyorlar hem de hiç de ihtiyaçları olmayan bir ürünü… Reklamlar sayesinde toplum kendisine dayatılan ürünleri seçmeden, sadece ‘herkeste var’ diye kullanmaya başlıyor.
Tüketim çılgınlığının ikinci sebebi ise kredi kartları. Harcayacak parası olmayan bireyler kartlar sayesinde belki uzun zaman ancak para biriktirip alabileceği ürüne, anında sahip olabiliyor. Kredi kartlarındaki öteleme, taksitle ödeme, mil kazanma, puan biriktirme, anında kredi çekme gibi kendince avantajlarla kazandığından daha fazlasını harcayabiliyor.
Üçüncü sebep: manevi tatmin duygusu. Toplum günlük hayatta yaşadığı huzursuzluk, başarısızlık, eksiklik gibi duygularını satın alarak, alışveriş yaparak gideriyor.
Bizim gibi tüketim odaklı ülkeler üreterek gelişmişliği yakaladığında sosyal gelişmişlikte olacaktır. İhtiyacı olmadığı takdirde neden alış veriş yaptığını çözen kişi çözümüne daha bir yaklaşacaktır.