'Çözüm olmazsa barış müzakereleri donar'
Son Güncelleme: 27 ŞUBAT 2012 - TSİ 07:07
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ada'da Eylül 2008'de başlayan müzakerelerin sonuca ulaşması için zamanın daraldığını ve Rumların AB dönem başkanlığını üstleneceği 1 Temmuz'a kadar makul ve adil bir çözüme ulaşılamaması halinde barış sürecinin fiilen en az 2 yıl donacağını söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye'den bir grup gazeteciye Lefkoşa'daki konutunda Kıbrıs müzakerelerinde gelinen noktayı ve önümüzdeki süreçte yaşanması muhtemel gelişmeleri değerlendirdi. Türk tarafının Kıbrıs müzakerelerini hep bir çözüme ulaşmak amacıyla sürdürdüğünü kaydeden Eroğlu, "Kıbrıs'ta çözüm umutlarının nereye gideceği konusunda 1 Temmuz 2012 milat olacaktır. 1 Temmuz'a kadar anlaşılabilirse anlaşılır, yoksa takip eden 2 yıl kaybedilir." uyarısında bulundu. 1 Temmuz'dan itibaren AB dönem başkanlığını üstlenecek Rum kesiminin Kıbrıs görüşmelerine zaman ayıramayacağını, 2013 yılında da Güney Kıbrıs'ta cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacağı için bu görüşmelerin başlatılamayacağını ifade etti. Kıbrıs Rum kesimi lideri Dimitris Hristofyas'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilebilmek için ikinci turda Rum Demokrat Partisi DİKO'nun desteğine ihtiyaç duyacağını, bu partinin ise Ada'daki Türk askerî varlığını, dönüşümlü başkanlık önerisini ve Türkiye'den göç eden Türklerin vatandaşlığını kabul etmediğini ifade etti. Müzakere konularının kalem kalem ele alındığını, ancak bütün konularda anlaşma sağlanamazsa nihai anlaşmanın sağlanmış olmayacağını kaydeden Eroğlu, 1 Temmuz'a kadar çözüme erişilmezse KKTC'nin yeni bir anayasa yapmak da dahil devlet olmaktan kaynaklanan kendi işlerine odaklanacağını kaydetti.
Göreve geldikten bu yana Hristofiyas ile 100'den fazla görüşme yaptığının altını çizen Eroğlu, bu müzakerelerin üç ana başlığını oluşturan yönetimin paylaşımı, mülkiyet ve vatandaşlık konusunda Türk tarafının esneyebileceği maksimum esnekliği göstermesine rağmen Hristofiyas'ın bunların hepsine "hayır" dediğini anlattı. Mülkiyet başlığında iade, takas ya da tazminat seçenekleri konusunda Rum tarafından kaynaklanan belirsizliklerin süreci tıkama riskine vurgu yaptı. Rum tarafı, 1974 sonrası Kuzey Kıbrıs'tan 164 bin göçmen aldığını ve müzakereler sırasında bunlardan en az 100 bininin dönüşünü sağlayacak miktarda arazi ve mülkün iadesini istiyor. Rum Yönetimi'nin Türk mallarını devletleştirmesi, Türk tarafının ise 1974 sonrası Güney'den göçenlere ya da Türkiye'den gelenlere tapulu mülk olarak vermesi mülkiyet sorununun çözümünde ciddi engel oluşturuyor.
Yürütülmekte olan müzakereler konusunda da bilgi veren Eroğlu ve ekibi, BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Alexander Downer'ın mart ayı sonunda görüşmelerin gidişatı konusunda vereceği raporun "olumlu" olması durumunda "çok taraflı bir uluslararası Kıbrıs konferansı" çağrısı yapılacağını kaydetti. Bu konferansın muhtemel katılımcıları konusunda ise Türk ve Rum taraflarının beklentileri farklı. Rumlar konferans katılımcılarının daha geniş olmasını savunurken Türk tarafı BM, üç garantör ülke Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile Ada'daki tarafların katılımını istiyor. Downer'ın liderlerle danışmaları sırasında Rum kesiminden alacağı olumsuz hava karşısında kendi şöhretini riske etmemek için konferans çağrısında bulunmayabileceği üzerinde de duruluyor. Diplomatik çevreler Downer'ın başlattığı süreçten pek umutlu görünmüyor.