20 Cemaziyelevvel 1446 | 22 Kasım 2024 Cuma

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Türkiye

Ana Sayfa Haber Türkiye

Ham petrol fiyatları can sıkıyor

Son Güncelleme: 27 ŞUBAT 2012 - TSİ 15:53

Dünya Gazetesi köşe yazarı Alaattin Aktaş Ham petrol fiyatlarındaki artışta faturaların büyüklüğü hakkındaki endişeleri yazdı.

İşte Aktaş'ın köşe yazısı:

"2012-2014 dönemini kapsayan orta vadeli programda, bu yıl için ham petrolün ortalama varil fiyatı 97 dolar olarak öngörülmüştü. Daha sonra hazırlanan 2012 yılı programında petrol fiyatıyla ilgili tahmin revize edildi ve rakam 100 dolara yükseltildi. Petrolün varili 100 dolar olacak, fiyatı petrol fiyatına paralel olarak oluşan diğer ürünlerde de beklentilere uygun bir fatura ortaya çıkacaktı. 
Ama Ankara'daki hesap, uluslararası alandaki gelişmelere uymadı. Uyması da beklenemezdi; çünkü hiç hesaba katılmayan, katılamayacak gelişmeler yaşanmıştı ve belki de gelecekte daha fazlası yaşanacaktı, gidişat o yöndeydi.
Orta vadeli programda 2011 yılının enerji ithalatının 49.6 milyar dolar olarak beklendiği belirtiliyordu. 2012 yılı enerji ithalatı ise ham petrol fiyatının 2011'e göre biraz gerilemesi sayesinde 49.5 milyar dolar olacaktı. Aslında petrol fiyatında beklenen düşüş toplam maliyeti daha çok aşağı çekerdi; ama belli ki diğer kalemlerdeki faturanın, ithalatın miktar olarak artması gibi nedenlerle büyümesi bekleniyordu. 
2012 yılının ham petrol fiyatı 100 dolar civarında seyrediyor olsaydı, bu plan çok küçük sapmalar dışında gayet iyi yürüyecekti. Gerçi 2011 yılının enerji faturası 54.1 milyar doları bulmuştu; yani ta 2011'den gelen bir sapma vardı; ama bu yıl petrol fiyatının öngörülen düzeyde seyretmesi halinde toplam enerji faturası 55 milyar dolar civarında kalabilecekti. Oysa şimdi hesapların tümüyle yeniden yapılması gereken bir duruma gelindi. Çünkü petrol fiyatları hızlı bir artış içindeydi.
Gerginliğin nedeni
Petrol fiyatlarını tırmandıran gerginliğin fitili Avrupa Birliği'nin 1 Temmuz'dan geçerli olmak üzere İran'a petrol ambargosu uygulama kararı almasıyla ateşlendi. Bunun üzerine İran, İngiliz ve Fransız şirketlerine petrol ihracatını durdurdu. Bu karar, gerginliği ve bağlı olarak petrol fiyatlarını biraz daha artırdı. İran'ın, dünya petrolünün beşte birinin geçtiği Hürmüz Boğazı'nı kapatacağı resti, gerilimi iyice artırdı. Bu gelişmelerin etkisiyle ham petrol fiyatı geçen hafta 125 dolara dayandı.
Petrolün 125 dolara dayanması, yalnızca "gerginlik" sonucu oldu. Bölgede yaşanacak bir sıcak çatışmada ise petrolün nerelere kadar tırmanacağını kimse tahmin etmek bile istemiyor. Böyle bir durumda, çatışmanın boyutu, süresi gibi etkenlere de bağlı olmak üzere petrolün varilinin rahatlıkla 200 doları aşacağına dikkat çekiliyor. 
İran ambargoya dayanabilir mi?
Her ne kadar Batı'ya rest çekiyorsa da İran petrol ihraç etmeme lüksüne sahip değil. Mevcut durumda bile petrolden elde ettiği gelirle dış ticaretini ancak döndürebilen İran, Avrupa'ya ihracat yapamadığı takdirde daha da zor durumda kalacak. 
İran petrolünün en büyük müşterisi konumundaki ülkeler Çin ve Hindistan. Bu ülkelerin, petrol ihraç etmek zorunda olmasından yararlanarak İran'dan daha ucuz petrol almak isteyebilecekleri ifade ediliyor.
İran'ın boşluğu nasıl dolacak?
İran'ın petrol ihracatındaki azalmaya dayanıp dayanamayacağı öncelikle bu ülkeyi ilgilendiriyor. Ancak AB ülkeleri açısından da İran'dan almayacakları petrolü nereden temin edecekleri sorunu var. AB'nin petrol tüketiminde İran'ın payı yüzde 20 düzeyinde. 
Gözler hemen OPEC'in diğer üyelerine, özellikle de Suudi Arabistan'a çevriliyor. Diğer OPEC üyelerinin, İran'ın boşluğunu ne ölçüde doldurabilecekleri de tartışma konusu. 
Bize çıkacak fatura 
Petrol piyasasında yaşanan bu bilek güreşinden bize düşenlere gelince… Türkiye geçen yıl 240.8 milyar dolar olan toplam ithalatının yüzde 22.5 oranında 54.1 milyar dolarını enerji için yaptı. Enerji ithalatına ödenen döviz bir önceki yıla göre yüzde 40.6 oranında 15.6 milyar dolar artış gösterdi. 
Enerji ithalatında uzun süredir ilk sırada doğalgaz bulunuyor. Geçen yılki 54.1 milyar dolarlık ithalatın 20.2 milyar dolarını doğalgaz oluşturdu. Benzin, motorin ve fuel oil için 14.7 milyar, ham petrol için 14.5 milyar dolar ödendi. Kömür ithalatı da 4.1 milyar dolar oldu.
Türkiye geçen yıl ham petrolün varilini ortalama 109 dolardan ithal etti. Petrolün varil fiyatındaki her 10 dolarlık artışın Türkiye'ye yükünün 4 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. Şu durumda fiyatı bugünlerde 124-125 dolara çıkan ham petrol, bir varsayım olarak yılsonuna kadar bu düzeyde kaldığı takdirde, Türkiye'ye bu yıl için öngörülen 100 dolarlık fiyat baz alındığında yaklaşık 10 milyar dolarlık bir ek yük getirecek demektir. 
Hemen bir açıklama yapmakta yarar var. Ham petrol fiyatında ortaya çıkan bu artışın Türkiye'ye olan yükü, yalnızca petrolden gelmeyecek. Fiyatı, petrol fiyatı paralelinde değişecek diğer ürünlerden kaynaklanacak etki de bu rakama dahil. Yani tahmin edilen 10 milyar dolar, yalnızca petrol faturasındaki büyümeyi değil, enerji faturasındaki büyümeyi gösteriyor.
10 milyar çok önemli mi? 
Türkiye'nin 2012'deki toplam ithalatının geçen yılki düzeyde, yani 241 milyar dolar olacağını varsayarsak, gelecek 10 milyar dolarlık yük, toplamda ancak yüzde 4'lük bir pay demek. Enerji faturası 54 milyardan 64 milyara yükselecek, enerjinin toplamdaki payı da dörtte birin üstüne çıkacak. 
Bir başka varsayımla toplam ithalat enerji faturasındaki büyüme kadar artarak 251 milyara çıksa, bu kez 251 milyar dolar içinde 64 milyarlık enerji faturası neredeyse dörtte birlik bir pay alacak.
10 milyar dolar, toplam ithalat, hele Türkiye ekonomisinin hacmi dikkate alınırsa hiç de önemli bir büyüklük değil. Ancak, bu değerlendirme makro ölçekte geçerli. Yani değerlendirmeyi, 10 milyar doların makro ölçekteki etkisi bazında yapmak yanıltıcı.
Enerji faturasındaki büyümeye ilişkin değerlendirmeyi birkaç yönden yapmak gerekiyor:
Birincisi; ürün fiyatları artacak. Bu da hem tüketicinin daha yüksek fiyatla ürün kullanması sonucunu doğuracak, hem de sanayicinin en önemli girdilerinin başında gelen enerjide maliyetleri artıracak.
İkincisi; Daha yılın ilk ayında revize edilerek yüzde 5'ten yüzde 6.5'e çıkarılan enflasyon beklentisini yeniden revize etmek gerekecek. Tüm mal ve hizmetler için en temel girdi niteliğindeki enerjide ortaya çıkacak fiyat artışı, yüzde 6.5'te kalmayı olanaksız hale getirecek. Enflasyon beklentisi, kamuoyunun tahminleri doğrultusunda yüzde 8 dolayına çıkarılabilecek. 
Üçüncüsü; zaten geçen yıldan çok daha az büyüyeceği öngörülen ekonomi için enerji kaynaklı maliyet artırıcı bir sıkıntı gündeme gelecek; üretim, özellikle de sanayi üretimi bundan olumsuz etkilenecek.
Dördüncüsü; enerji maliyetlerindeki artış, son dönemdeki gelişmelerle biraz olsun nefes almış gibi görünüyorsa da, içinde bulunduğu büyük darboğazdan kolay kolay çıkamayacak olan Avrupa Birliği'ni daha da zora sokacak. AB ülkelerindeki talebin yavaşlaması olasılığı, ihracatının yarıya yakınını bu ülkelere yapmakta olan Türk ihracatçısını zorlayacak. Doğaldır ki, ihracatta yaşanabilecek sıkıntı üretimi sekteye uğratacak."
DÜNYA GAZETESİ / Alaattin Aktaş