Türkiye’nin iklim değişikliğine uyum çalışmaları sürüyor
Son Güncelleme: 27 EKİM 2015 - TSİ 10:48
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin Küresel Isınma Kurultayı Sonuç Bildirgesi yayımlandı. Bildirgede Türkiye’de iklim değişikliğine uyum konusundaki çalışmaların azlığına işaret ediliyor. Türkiye, sera gazı salımları açısından 2012 yılı itibarıyla 18. sırada
Bu yıl 7’ncisi düzenlenen Küresel Isınma Kurultayı, gerçekleştirilen Kurultay’da medya, iş dünyası ve üniversitelerden 17 panelist iklim değişikliğini masaya yatırdı. Kurultayda yapılan tartışmalar ve iklim değişikliğiyle ilgili 2014 ve 2015 yıllarında meydana gelen gelişmeler dikkate alınılarak, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi ve EGD Küresel Isınma Kurultayı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay tarafından bir sonuç bildirgesi hazırlandı. Sonuç bildirgesi şöyle:
X2015 yılı yaz aylarındaki sıcaklıklar rekor seviyelere ulaştı. Sıcak hava dalgaları nedeniyle Hindistan’da 2 bin 500, Pakistan’da bin 400, Fransa’da da 700 kişi hayatını kaybetti.
Dünya Meteoroloji Örgütü'nün yayınladığı bir rapora göre, 1970-2012 yılları arasında 8 bin 835 afette, 2 milyona yakın insan hayatını kaybetti. Hidrometeorolojik afetlerden etkilenen insanların sayısının ise yüz milyonları bulduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda özellikle sel, taşkın, fırtına, dolu, kuraklık gibi hidrometeorolojik afetlerde artış yaşandı.
Uluslararası Afet Veri Bankası kayıtlarına göre Türkiye’de 1900-2015 yılları arasında sel ve taşkınlarda bin 399 kişi hayatı kaybederken, 1,8 milyon insan da bu durumdan olumsuz etkilendi. Bu sellerin ülke ekonomisine neden olduğu zarar ise 2,2 milyar dolara ulaştı.
Bildirgeye göre, Türkiye’deki sıcaklıkların, gelecek 25 yıl içinde 3 dereceye, yüzyıl sonunda ise 6 dereceye kadar artabileceği, yağışların ise yüzde 50 oranında azalabileceği tahmin ediliyor. Ayrıca, özellikle Doğu Karadeniz ile Antalya ve Muğla’nın kıyılarında şiddetli sağanakların da artabileceği öngörülüyor.
Öngörülen bu iklim değişikliklerine bağlı olarak Türkiye’de kuraklığın yanı sıra, su kaynakları ile tarımsal ve hayvansal üretimde azalmanın meydana gelebileceğine işaret ediliyor.
Sel ve taşkınlarda, iklim göçlerinde ve sıcak hava dalgalarında artış yaşanması, yaz ve kış turizm bölgelerinin değişmesi gibi durumlar da Türkiye’yi bekleyen olumsuzluklar arasında gösteriliyor. Bunlar doğrultusunda bildirgede, Türkiye’nin iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkeler arasında olduğu belirtiliyor.
Emisyon sıralamasında üst sıralara çıkma durumu söz konusu
Bildirgede, Türkiye’de iklim değişikliğine uyum konusundaki çalışmaların azlığına işaret ediliyor. Bu kapsamda yapılabilecek çalışmalara ilişkin örnekler ise şöyle: “Kuraklığa karşı su kaynaklarını verimli kullanmak, su hasadı yapmak, az su tüketen sulama sistemlerini yaygınlaştırmak, tarımda kuraklığa dayanıklı türler kullanmak ya da kuraklığa dayanıklı genotipler geliştirmek, turizm tesisi izinlerinde bina yalıtımına önem vermek, art arda yaşanabilecek kurak dönemler için birkaç yıllık tahıl stoku yapmak.”
Sonuç bildirgesinde, aralık ayında Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenecek “COP 21- İklim Değişikliği Taraflar Konferansı”na değinildi. Türkiye'nin 30 Eylül 2015'te konferansa ilişkin sunduğu emisyon azaltım katkı planına göre, 2030 yılı için emisyon azaltım çalışması yapılmadığı takdirde Türkiye’de emisyonlar 1.175 milyar tona çıkacak. Ancak alınacak önlemlerle bu değerin yüzde 21 azaltarak 929 milyon tona düşürülebileceği de belirtildi. Bu veri, günümüzde 460 milyon ton olan sera gazı salımlarının 2030 yılında iki katına çıkacağı anlamına geliyor. Bununla birlikte aralarında ABD ve Çin’in de olduğu birçok ülke, 2005 yılını temel alarak emisyonlarını 2025 ya da 2030 yıllarında değişik oranlarda azaltmayı taahhüt etti. Türkiye, sera gazı salımları açısından 2012 yılı itibarıyla 18. sırada yer alıyor. Ancak 2030 yılında 8. sıraya kadar yükselmesi söz konusu.
Dünya