Gıda raporundan tespitler
Son Güncelleme: 18 EKİM 2016 - TSİ 10:45
Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü'nün (IFPRI) raporuna göre, dünya genelinde her 3 kişiden biri yanlış beslenme mağduru. Rapor, hem şişmanlığın hem de açlığın arttığını ortaya koyuyor.
Yanlış beslenmenin maliyetinin 'sarsıcı boyutlarda' olduğuna dikkat çekilen raporda, alınan önlemlerin ise yetersiz olduğu vurgulandı. Raporda 129 ülkeden veriler incelendi. Buna göre, bu ülkelerin 57'si hem yetersiz beslenme hem de şişmanlık yönünden 'çok ciddi' bir tablo ile karşı karşıya. Raporda, "Dünya bu eğilimi yavaşlatma veya tersine çevirme yolundan geriye döndü" tespiti yer aldı.
Rapora göre, dünya genelinde 2 milyar kişi aşırı kilolu. Her 12 kişiden biri ise diyabet hastası. Raporda, yanlış beslenmenin 5 yaşın altındaki çocuklardaki ölüm vakalarından en az yarısının sebebi olduğu belirtildi.
Öte yandan yanlış veya yetersiz beslenmenin ekonomik ve toplumsal sonuçlarının da çok büyük boyutlarda olduğuna dikkat çekildi. Buna göre, Asya ve Afrika ülkelerinde Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 11'i yanlış ve yetersiz beslenmeden ötürü kaybediliyor.
Aşırı veya yetersiz beslenmenin her yıl 2008-2010 yılları arasındaki mali kriz sırasında kaybedilenden daha fazla milli gelir kaybına yol açtığı ifade ediliyor. ABD'de bir aile üyesinin aşırı kilolu olması durumunda, yıllık gelirden sağlık harcamalarına ayrılan payın yüzde 8 oranında arttığı vurgulanıyor. Çin'de ise diyabet hastası bir kişinin maaşının yüzde 16'sını sağlık harcamalarına ayırdığı belirtiliyor.
Dünya Gıda Günü kapsamında her yıl açlık, açlıkla mücadele, yetersiz beslenme, kaynakların paylaşımı gündeme getiriliyor. İnsanoğlunun hayatını sürdürebilmesi için zaruri ihtiyaçlarından olan gıda için tarımsal üretimin önemine dikkat çekiliyor.
Gıda güvenliği ile yeterli ve dengeli beslenme konusu gün geçtikçe Türkiye’de de önemini artırıyor. Bu noktada, çiftlikten sofraya kadar ürünün her süreçte kontrol ve denetiminin insan sağlığı açısından büyük önem taşıdığı sıkça vurgulanıyor. Uzmanlar her öğünde sofralarda dört ana besin grubundan süt, et-yumurta, ekmek-tahıl, sebze-meyve bulunmasına özen gösterilmesi gerektiğine işaret ediliyor.
Tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması ve üreticilerin üretime devam etmesi gerekliliğine dikkat çekilen bu günde, topluma güvenli gıda sunmanın da son derece önemli olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, dünyada giderek azalan su kaynaklarına karşı alınması gereken önlemler hakkında da bilgi paylaşımı yapılıyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün, yapmış olduğu araştırmaya göre, dünya genelinde 795 milyon kişinin gıdaya ulaşmakta güçlük çektiği, bir başka deyişle her dokuz kişiden birinin açlık sorunuyla karşı karşıya olduğu belirlendi.
Düzenlenen etkinlikler kapsamında, dünyadaki açlık problemlerine işaret edilerek, adaletsiz gıda paylaşımı, ülkeler ve gıda üretimi – tüketimi, yeterli ve dengeli beslenmenin önemi konuşuluyor.
Karatay Üniversitesi sağlık Bilimleri Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurhan Ünüsan, dünyada gün geçtikçe artan açlık ve güvenilir besine ulaşmanın büyük bir problem olarak karşımıza çıktığını söyledi.
“Dört Ana Besin Grubu, Sağlıklı Nesiller İçin Önem Arz Diyor”
Dünya Gıda Günü’nde, dünyadaki açlık problemlerinin belirlenmesi, çözüm yollarının üretilmesi, ülkeler arasındaki gıda üretimi birlikteliğinin sağlanması, gıdaların üretimi- tüketimi, üretim ile satış noktalarındaki hijyenin sağlanması ile toplumda yeterli ve dengeli beslenmenin öneminin kavranması amaçlanıyor.
Gıda güvenliği ile yeterli ve dengeli beslenme konusunun son yıllarda ülkemizde üzerinde en çok durulan konulardan biri olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Nurhan Ünüsan, “Sağlıklı beslenmek, çeşitli besinlerden yeterli ve dengeli miktarlarda tüketmektir; çünkü insan vücudunun sağlıklı çalışabilmesi için belirli besin öğelerini vücuda alınması gerekir. Bu yüzden her öğün soframızda dört ana besin grubundan süt, et-yumurta, ekmek-tahıl, sebze-meyve bulunmasına özen göstermeliyiz. Buna bağlı olarak toplum sağlığının olumsuz etkilenmemesi, tüketicinin güvenli gıda tüketmesi ve sağlıklı beslenmesinin sağlanması amacıyla “Kritik Kontrol Noktaları Tehlike Analizi (HACCP)”, “Gıda İşletmeleri İyi Üretim Uygulamaları (GMP), “İyi Hijyen Uygulamaları (GHP)” esaslarının uygulanması son derece önemlidir.
Çiftlikten sofraya yani son ürüne kadar olan süreçte kontrol ve denetim insan sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Üniversite olarak güvenli gıdanın üretilmesini ve ulaşılabilirliğini sağlamaya, yeterli ve dengeli beslenmenin öğretilerek sağlıklı nesiller gelişimine katkı sağlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Hasan Atak, Türkiye'nin gıda güvenliği karnesinin zayıf olduğunu, gıda maddelerinin hazırlanması ve sunumunda çeşitli hilelere başvuranlara uygulanan cezaların caydırıcılığının bulunmadığını ifade etti.
Atak, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin adeta güvensiz ürünler ülkesi olduğunu savundu.
Türkiye'nin gıda güvenliği karnesinin zayıf olduğunu vurgulayan Atak, gıda maddelerinde hile yaptıkları için defalarca yakalanan kişilerle kuruluşlar bulunduğuna dikkati çekti. Atak, "Bunlar, uygulanan cezalar caydırıcı olmadığı için hala halkı zehirlemeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı.
ABD başta olmak üzere, birçok ülkede aşırı şeker içeren içeceklere obezite vergisi getirildiğine işaret eden Atak, şunları kaydetti:
"Türkiye'de obezite vergisi neden yok? Ülkemizde, özellikle çocuklara yönelik meşrubat, şekerleme gibi ürünlerde aşırı şeker, aşırı tuz ve aşırı yağ kullanıldığını görüyoruz. Bir kutu meşrubatta tam 38 gram şeker var, bu ise yaklaşık 20 kesme şekere denk geliyor. Aşırı tuzlu ürünler içine tat artırıcı monosodyumglutamat eklenip lezzetli hale getiriliyor. Ülkemizde çocuk obezitesi ve çocuk hastalıkları süratle artıyor."
Pet şişelerdeki suların tüketim süresinin 18 ay olduğunu belirten Atak, suyun iki yaz gördükten sonra acılaştığına ve bununla ilgili bir yönetmeliğin bulunmadığına dikkati çekti.
Atak, "Gıda maddelerinde halkı aldatan, halkın gıdasıyla oynayan kişi ve kuruluşlara yönelik cezaların artırılmasını, hapis cezası getirilmesini istiyoruz." ifadesini kullandı.