Kasko şartları yenilendi
Son Güncelleme: 5 MART 2013 - TSİ 11:41
Hazine Müsteşarlığı, 1994’te düzenlenen Kara taşıtları kasko sigortası genel şartlarını’ 1 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girecek şekilde yeniledi. Sigorta şirketleriyle araç sahipleri arasındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak için yapılan düzenlemeyle kasko sigortası, ‘dar kasko’, ‘kasko’, ‘genişletilmiş kasko’ ve ‘tam kasko’ başlıkları altında yeniden tanımlandı.
Bundan böyle sigortacılar bu tanımlamaların dışında bir isim kullanamayacak. Vatandaş da risk kapsamı en az olan dar kaskodan, en geniş olan tam kaskoya kadar bütçesine uygun olanı seçebilecek.
100 liradan başlayan ürün yelpazesinin bulunmasının, kasko yaptırmaktan kaçınan araç sahiplerinin ilgisini çekeceğini belirten Sigortacılık Genel Müdürlüğü yetkilileri, oran konusunda bilgi veremese de kaskoya olan talebin artacağında hemfikir. Yetkililer, düzenlemenin esas amacının poliçe yazım ve hasar ödeme süreçlerini şeffaflaştırmak, tüketiciye somut tercihler sunmak olduğuna işaret ederek, “Yeni model sigorta şirketlerine güveni artıracaktır.” diyor. Ancak vatandaşın kasko fiyatının ucuzladığına dair kanaati gerçeği yansıtmıyor. Çünkü uzmanlar sadece ‘dar kasko’ ürününün fiyatının düşük olmasını, kasko ve genişletilmiş kasko ürününün fiyatlarının eski sistem ürünleri ile benzer özellik taşıdığından fiyatının aşağı yukarı aynı kalacağını belirtiyor. Tam kaskoda ise fiyatın daha da yükselebileceği ifade ediliyor.
Türkiye’de kişi başı yıllık sigorta harcaması gelişmiş ülkelerin 30’da 1’i civarında. Bu oranın artması için devlet birçok alanda destek veriyor. Son olarak bireysel emeklilikte (BES) sisteme katılanın katkı oranının yüzde 25’i kadar da devlet katkısı verilmeye başlandı. Daha önce zorunlu deprem sigortası ve bireysel emeklilik konusunda da kamu spotları yayınlayan yetkili merciler, 2006’dan beri tarım sigortalarına da destek sağlıyor. Ayrıca 2012’de yapılan kanun değişikliğiyle zorunlu deprem sigortasında kontrol noktaları artırıldı. Sigorta bilincinin oluşmasında temel unsurun güven ortamı olduğunu belirten uzmanlar, 2007’de çıkarılan Sigortacılık Kanunu’nun bu ortamın tesisi için yapıldığını vurguluyor. Bu çalışmaların yanı sıra sigorta şirketlerinin sürekli yeni ürünler çıkarmasının sigortalı oranını artıracağı öngörülüyor.
Yeni poliçelerde sigorta firması ile müşteri arasında tartışmalara sebep olan konular açıkça kâğıda dökülecek. Mesela, kasko sigortası sahibi hasar durumunda tamirin nerede yapılacağını kendisi seçebilecek. Yine, tam hasar durumunda aracın rayiç değerinin belirlenmesi için bir referans yeri belirtilecek. Böylece, sigorta müşterisi, aracı pert olduğu zaman değerinin hangi referans yerinden belirleneceğini bilecek. Diğer taraftan tamiratta orijinal ya da muadil parçaların kullanılması kararı da vatandaşa bırakılacak. Ayrıca, çarpışma durumunda, kasko poliçesi çerçevesinde yapılan bir ödemeden sonra, karşı araç kusurlu ise sigorta şirketi şahsa değil öncelikle karşı aracın sigorta şirketine gidecek. Böylelikle de Zorunlu Trafik Sigortası bulunan vatandaş rahatsız edilmeyecek.
Trafik sigortası ile kasko aynı poliçede satılabilir
Trafik sigortası üçüncü şahıslara verilen zararı karşıladığından dünyadaki hemen hemen tüm ülkelerde mecburi. Kasko ise kendi aracının zararını karşılıyor. İçeriği ve amaçları farklı olduğundan bu iki sigortanın birleştirilmesinin mümkün olmadığını belirten Sigortacılık Genel Müdürlüğü kaynakları, “Ancak, sigorta şirketlerinin her iki sigortayı bir poliçede birleştirerek satmalarının önünde yasal bir engel yok. Bazı ülkelerde bunun örneğine rastlanıyor.” ifadelerini kullanıyor. Yetkililer, Trafik Sigortası primlerinin kasko primlerine oranının zaman içerisinde artmış olmasının da kasko primlerindeki reel düşüşten ve Trafik Sigortası primlerindeki nispi reel artıştan kaynaklanabileceğini söylüyor. Buna göre, Trafik Sigortası’nda hem maddi hem de bedeni tazminat limitleri aşamalı olarak her yıl artarken, kaskoda yaşanan yoğun rekabetin fiyatların yükselmesini engellemesi aradaki fiyat farkını azaltıyor.