Doğu Türkistan'da büyük soykırım
Son Güncelleme: 7 MAYIS 2013 - TSİ 11:33
Çin Yönetimi, Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklerinin kökünü kurutmak maksadıyla, “Mecburi Doğum Kontrol Siyasetini zor kullanarak uyguluyor.”
İsa Yusuf Alptekin Kültür, Eğitim, Araştırma, ve Sosyal Yardım Vakfı, tarafından hazırlanan “Çin’in Doğu Türkistan’daki doğum kontrol siyaseti” başlıklı rapor, durumun vehametini gözler önüne seriyor. Arslan Alptekin tarafından hazırlanan rapor, Çin’in, Doğum Kontrol Siyasetlerine ilişkin resmi kararnamelere, Birleşmiş Milletler Kadın Konferansı Konvansiyonlara, Asya İzleme Komitesi ve diğer Uluslar arası Bağımsız insan Haklan Koruma Teşkilatlarının ve Uluslar arası Af Örgütünün, Tibet ve Demokratik Çin Teşkilatlarının kaynaklarına dayanılarak yazıldı.
Rapora göre, İslam ve Hıristiyan dini inanışlarına aykırı, ahlaki ve insani yönden kabulü imkansız, Uluslararası Hukukla bağdaşmayan vahşi bîr o kadar da insanlık dışı bir siyaseti dünyanın gözleri önünde Çin Yönetimi, Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türk analarına uygulayabilmektedir. Vakıftan yapılan açıklamaya göre Türk Dünyası ve İslam Alemi bu kadar vahşi ve insanlık dışı haksız uygulama karşısında ilgisiz ve sessiz kalmıştır. Vakfın açıklamasında şöyle deniliyor; “Türkistan’daki bu zulme ilgisiz ve sessiz kalmaları yetmiyormuş gibi, Çin Yönetiminin, bütün bu vahşi uygulamalara maruz kalan Müslüman Uygur Türklerini, ‘teröristtir’ suçlamalarına destek dahi çıkmışlardır.” Raporda yer alan bilgiler şöyle; Çin’in halihazırdaki milli doğum kontrol politikası, Doğu Türkistan “azınlık” Müslüman Türk kadınların; şehirde 2 çocuk, kırsal bölgede 3 çocuk sahibi olmasına izin vermektedir. Müslüman Türk kadınının çocuk doğurabilmesi için resmen evli olması ve 25 ila 35 yaş arasında bulunma zorunluluğu vardır. İkinci bir çocuğa hamile kalmak isteyen Müslüman Türk kadım, tekrar hamile kalabilmek için en az 4 yıl beklemek zorundadır. Bu şartlara aykırı doğum yapan kadınlar, hem kürtaj ve/veya kısırlaştırma uygulamalarına, hem de ciddi sosyal ve iktisadi kısıtlamalara maruz kalmaktadır.
Çin Yönetimi, Doğu Türkistan’da Müslüman Türk kadını üzerinde, onların ve ailelerinin izni ve rızası olmaksızın kürtaj ve kısırlaştırma siyasetleri uygulamaktadır. Resmi olarak kabul edilen “Bir Aileye Bir Çocuk” siyaseti aslında 10 milyonun üzerinde nüfusa sahip azınlıklar için geçerli olup, 8 milyon nüfuslu Doğu bu uygulamanın dışında tutulmalıdır ancak Çin’de doğum kontrol siyasetinin en yoğun olarak uygulandığı bölgeler Doğu Türkistan ile Tibet’tir. Bu durum Beynelmilel Af Örgütü tarafından da aynen onaylanmaktadır. 1982-1990 yıllan arasında Doğu Türkistan Müslüman Türklere 2 çocuk izni verilirken, 1990 dan sonra ise bu sayının bire indirildiği görülmektedir. Ayrıca, fazla çocuk için verilen ceza tutan 7000 Yuana (takriben 1400 dolar) çıkarılmıştır ki, bu rakam ortalama bir çiftçinin sekiz yıllık gelirine eşittir. Cezayı ödemezlerse, zorla hastaneye götürülmekte ve kürtaja tabi tutulmaktadır.
Çin Yönetimi, Ekim 1994 yılında “Ana ve Çocuk Sağlığı Kanunu” adı altında bir kanunu kabul etti. Söz konusu kanun ile hükümet, ana ve çocuk sağlığı adı altında tüm evlilik ve doğumları kontrol altına alma konusunda tekel yetkisi elde etmiştir. Kanun; açıkça, çocukların hastalıklardan korunması amacıyla gerekirse anne üzerinde kısırlaştırma, kürtaj, ve engellemeler uygulanabileceğini hükme bağlamıştır. Hamileyken doktora giden kadınlar, otomatik olarak tıbbi incelemelere tabi tutulmakta ve doğum için uygun olup olmadıkları tespit edilmektedir. Bunun anlamı açıktır: Devlet, hangi ebeveynin “sağlıklı” ve “yeterli” olduğunu kendi kararlaştıracağını belirtmektedir. Yani sağlıklı ve yeterli değerlendirmeleri, mevcut durumun sağlık bakımından teşhisinden çok siyasi tercihlere göre şekillenmektedir.
Doğu Türkistan’da kürtaj temel doğum kontrol yöntemi olarak uygulandığı halde, resmi ağızlarda daha basit ve kesin çözüm olan kısırlaştırmadan bahsedilmektedir. Kısırlaştırma tercih edilmekte ve tüm resmi tüzüklerde üstü kapalı olarak tercih edildiği vurgulanmaktadır. Özellikle kırsal alanlarda bu yöntemin uygulanmasını savunmakta ve Doğu Türkistanlılar üzerinde yapılacak toplu kısırlaştırma için kredi sağlandığını belirtmektedir. Kolayca anlaşılacağı üzere doğum kontrol ekipleri Doğu Türkistan’da bilhassa kırsal bölgelerde hummalı bir faaliyet içine girmiş ve 1986 yılından itibaren oldukça yoğun bir şekilde kısırlaştırma operasyonları gerçekleştirmişlerdir, bu operasyonlar şiddeti artarak günümüze kadar gerçekleşmiştir.
1990 yılında yetkililerin açıkladığına göre, bir çoğu çocuk denecek yaşta olan yüz binlerin üzerinde Müslüman Türk kadını kısırlaştırılmıştır. Bu operasyonların gönüllü yapıldığına dair elde hiçbir kanıt bulunmazken, yine aynı Çin yetkilileri tarafından yapılan açıklamada “etkili ve zorlayıcı birtakım önlemlerin aile planlaması çalışmalarının güçlendirilmesi amacıyla uygulandığı” açıklamasını da yapmışlardır. 1990 dan bu yana milyonlarca Müslüman Türk Kadın ve Erkeğin kısırlaştırıldığını Beynelmilel Af Örgütü’nün raporlarından öğreniyoruz. Doğu Türkistan’da uygulanan doğum kontrol siyasetlerinde güç kullanıldığına dair elimizde yeterli kanıt bulunmaktadır. Çin Yönetmeliklerinde de güç kullanımının varlığı doğrulanmaktadır. Söz konusu Yönetmeliklerin, “Zorunlu Kürtaj ve Doğum Kontrol Siyasetleri” başlığı altında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere, plan dışı yapılan doğumlarda zorunlu olarak kısırlaştırma söz konusu olmaktadır.
Doğum Kontrol Siyasetlerine ilişkin bütün yönetmeliklerinde mali bakımdan verilecek ödüller ve cezalar da detaylı bir biçimde anlatılmıştır. Yönetmeliklerde, devlet kuruluşlarında, sanayide ve iş birimlerinde kadınların geç evlenmeleri, geç çocuk doğurmaları ve tek çocuk sahibi olduklarına dair belge almaları durumunda daha uzun doğum izni kullanabileceklerini belirtmektedir. İşçiler ve memurlar, geç evlenmeleri evlilik izinlerine ilave olarak 1 hafta daha izin kullanabilmektedir. Bu yönetmeliklere göre aile planlamasına uyan çalışanlara iş verence sağlanacak mali yardımlar konusunu düzenlemektedir. Buna göre, plana uygun doğum yapan çalışanların seyahat ücretleri ile hastaneden alacakları belge ile kanıtlamak kaydıyla tıbbi masraflarında %50 indirim yapılması öngörülmektedir. 1992 yılında yürürlüğe giren yönetmeliğin “Sınırlamalar ve Yasaklar” adlı maddesi plan dışı yapılacak doğumlarda uygulanacak cezalan hükme bağlamıştır. Buna göre Doğu Türkistan’da Müslüman Türk Kadınlar plan dışı doğum yapmaları durumunda, ikinci çocuk için 500 yuan (100 dolar) ceza ödeyecek ve çiftlerden hiçbiri iki yıl boyunca ekstra hizmetlerden (promosyon, İkramiye vb.) yararlanamayacaklardır. Üçüncü çocuk doğurmaları durumunda ise ceza miktarı 1000 yuan daha arttırılacaktır. Tek çocuktan fazla çocuğa sahip Müslüman Türk kadınlara karşı uygulanan ekonomik baskılar bununla da sınırlı değildir. Çiftler, plan dışı doğum halinde unvan indirimi ve işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. 500 ila 3000 Yuan (100 İla 600 dolar) arasında değişen para cezalan da cabasıdır, (bu rakamlar, çalışanların ortalama 1 ila 6 yıllık gelirine eşittir.) Ayrıca, kürtaj olan ya da kısırlaştırmayı kabul eden kadınlara özendirici mali yardım yapılmaktadır.
Milli Gazete