30 Şevval 1445 | 9 Mayıs 2024 Perşembe

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Dünya

Ana Sayfa Haber Dünya

1.5 milyon insan katledildi

Son Güncelleme: 23 NİSAN 2013 - TSİ 10:26

Dünya tarihinin gördüğü en büyük vahşetlerden, katliamlardan ve zulümlerden birisi asırlardır Kafkasya’da yapılıyor. Kafkas halkları, gerek inanç gerekse kültür bakımından kendilerinden çok düşük bir seviyede gördükleri Rusların işgal girişimlerine karşı dört asır direndiler. 
Dört asır boyunca boyunlarını eğmediler, onurlarını zedeletmediler. Mücadele ettiler, yendiler, yenildiler ama asla başlarını yere eğmediler. Ancak karşılarında tarihin gördüğü en büyük barbarlardan olan Ruslar vardı. Nihayet Dağıstan ve Çeçenistan’da 1859’da, Çerkesya’da ise 1864’de mücadele kırıldı. Uzun savaşlardan arta kalan Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu yurtlarından sürüldü. 1864 Mayısından itibaren iki milyonun üstünde devasa bir nüfus kitlesi 20 yıl içinde Osmanlı topraklarına sürüldü. Bunların yarısı kara ve deniz güzergâhlarında ve bir kısmı da ilk iskân yerlerinde hayata veda etti. 
3 milyon kişi sürgün edildi
Yalova Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Fethi Güngör’ün verdiği bilgilere göre  1859-1864 arasındaki büyük sürgünle ilgili Rus, İngiliz, Fransız ve Osmanlı kayıtlarında 700 binden 2 milyona kadar değişen rakamlar mevcut. Osmanlıdaki nüfus hareketlerini inceleyen Obisni İrolitimo 1866’da muhacirlerin bir milyona ulaştığını belirtir. Prof. Dr. Kemal Karpat, 1859-1879 arasında göçürülen Kafkasyalıların, çoğu Çerkeslerden oluşmak üzere 2.000.000 civarında olduğunu, sağ salim Osmanlı Devleti’ne ulaşan muhacir sayısının ise 1.500.000 olduğunu belirtir.  Yeterli kayıtların yapıl(a)maması sebebiyle o döneme ait vesikalar noksan da olsa Kafkasya’da yaşanan iç sürgünleri, 1944’te Sibirya ve Orta Asya’ya sürülenleri, Balkanlardan Anadolu’ya, Bandırma civarından Güneydoğu’ya göçürülenleri, Yahudi-Arap savaşında Suriye’de Golan bölgesinin işgali üzerine Kunaytıra’dan sürülenleri de hesaba kattığımızda, kelimenin hakiki anlamıyla yurdundan sürülen Çerkes sayısı 3 milyonu aşmaktadır. Amerika’daki Soykırım Anma Müzesi’nin “Vicdan Komitesi” tarafından 7 Mart 2005’te yayınlanan son yüzyılın soykırımları listesinde Kafkas halklarının esamisi bile okunmamaktadır. Eski Rus lider Joseph Stalin tarafından Ukrayna’da 1932-33 yıllarında 7 milyon kişi, 1937’de Japonların Nanjing katliamında 300 bin Çinli, Nazi Almanya’sında 1938-1945 yılları arasında 6 milyon Yahudi, 1975-79’da Kamboçya’daki Pol Pot yönetiminde 2 milyon kişi, 1992-95 yılları arasında Bosna’da 200 bin kişi, 1994’te Ruanda’da 800 bin kişi katledildiğini belirten Vicdan Komitesi, 21. yüzyıl katliamları listesinde komünist dönemde ve özellikle 1944 Sibirya sürgünleri sırasında katledilen Kafkas halkları ile 1994’ten bu yana Çeçenistan’da sürdürülen soykırıma kurban giden 40 bini çocuk olmak üzere 250 bin sivil insandan, Kırım ve Doğu Türkistan başta olmak üzere Müslüman halklara uygulanan katliamlardan hiç söz etmemektedir.
Soykırım ve sürgün bütün delilleri ile orta yerde duruyor
Peki, sürgün nasıl başlamıştı? Kafkaslarda katliam nasıl başladı? Aslında soykırım ve sürgün bütün dünyanın gözleri önünde oldu ve belgeleri de hala orta yerdedir. Çarın Kafkasya naibi olarak atadığı kardeşi Grandük Mişel, 1864 Ağustosunda Batı Kafkasya sakinlerine şu fermanı tebliğ etmişti; “Bir ay zarfında Kafkasya terk edilmediği takdirde, bütün nüfus savaş esiri olarak Rusya’nın muhtelif mıntıkalarına sürülecektir.” İşte bu yüzden, esareti en büyük şerefsizlik addeden Çerkesler, güzel vatanlarını terk etmeye mecbur kalmışlardır.  Yolda telef olanların feci durumları Trabzon’daki Rus konsolosunun, Sürgün işlerini idare etmekte olan General Katraçef’e yazdığı raporda şöyle anlatılır; “Trabzon’a çıkarılan 24.700 kişiden şimdiye kadar 19.000 kişi ölmüştür. Şimdi orada bulunan 63.900 kişiden her gün 180-250 kişi ölmektedir. Samsun civarındaki 110.000 kişi arasında her gün vasati 200 kişi can veriyor. Trabzon, Varna ve İstanbul’a götürülen 4650 kişiden de günde 40 - 60 kişinin öldüğünü haber aldım.” Katliamın ardından gelen Büyük Sürgün Çerkes toplumunun yapısı nüfus başta olmak üzere sosyal yapıda derin yaralar açmıştır. Sürgününün Adıge toplumunun sosyal yapısını derinden etkileyen acı sonuçlarından biri de, çok sayıda Adıge insanının köle ve cariye olarak satılması olmuştur.  Üstelik bu soykırımı sadece Ruslar yapmadı. Ortakları da İngilizlerdir. Kafkasyalıların 1944 çilesi, sadece Kafkasya ile sınırlı kalmayıp Rusya’dan bir şekilde kaçmış veya Almanların esiri olarak ya da bölgeden çekilen Almanlarla birlikte Avrupa’ya getirilmiş binlerce insanın karşılaştığı dram ile başka bir boyut kazanmıştır. Drau faciası 1944’ün öteki yüzüdür. İngiltere ve Amerika, bu facianın tezgâhlayıcıları olarak tarihe geçmiştir.
Kafkas Müslümanları dimdik ayakta
Doktorasını da Kafkasya üzerine yapan Fethi Güngör’ün işaret ettiği nokta ise çok önemli. Güngör Hoca; “Bölgede yaptığım doktora çalışmam esnasında “uygulanan eritme politikaları ne kadar sistematik ve şiddetli olursa olsun bir toplumun büsbütün asimile edilemeyeceği” şeklindeki hipotezimi kesin bir biçimde doğrulayan bulgular ortaya çıkmıştır. Ayrıca, Sovyet döneminde tek bir caminin bile ayakta bırakılmadığı bölgede baskının kalkmasının akabinde 8-10 sene gibi kısa bir zamanda camisiz ve cemaatsiz yerleşim biriminin kalmaması, oruç, namaz, hac, zekât, kurban gibi ibadetlerin büyük oranda ifa edilmeye başlanmış olması, din eğitimi veren kurumların her tarafta açılması, SSCB sonrası dönemde milli değerlerde ve dini pratiklerde gözlenen hızlı ve yoğun değişmenin şüphe götürmez delilleri olarak ortada durmaktadır” diyerek müthiş gerçeğe işaret etmektedir.
Milli Gazete