10 Şevval 1445 | 19 Nisan 2024 Cuma

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Türkiye

Ana Sayfa Haber Türkiye

Deprem ölümünde ilk 4'deyiz!

Son Güncelleme: 26 MAYIS 2014 - TSİ 10:51

Ege’de paniğe neden olan 6.5’lik deprem, Türkiye ’nin bina güvenliğini bir kez daha gündeme getirdi.

TMMOB’un Marmara ve Van depremlerinin ardından hazırladığı iki ayrı rapora göre Türkiye genelinde çok sayıda kişinin barındığı okul, hastane ve yurt binaları yeterli güvenlik standartlarını taşımıyor. Kırsal alanlardaki yapılar büyük risk altında bulunurken, mevcut ‘dayanıksız yapılar’ depremi olması gerekenden daha yüksek şiddette hissediyor. Raporda okul ve hastane gibi toplumsal amaçlı kullanılan yapılar başta olmak üzere Türkiye bina envanterinin acil olarak çıkarılması öneriliyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın (JMO) Marmara depreminin ardından 2010’da hazırladığı ‘Deprem ve Deprem Yönetimi Raporu’nda “1990 ile 2008 arasında meydana gelen deprem, çığ düşmesi, çamur akması, su baskını gibi afetlerde 20 bin kişi hayatını kaybetmiş, 1 milyon 78 bin kişi evsiz kalmıştır” denildi. Raporda Türkiye’nin deprem gerçeğiyle ilgili şu noktalara dikkat çekildi:

“Türkiye’nin yüzde 93’ü aktif deprem kuşağında, nüfusunun yüzde 98’i deprem riski altındadır. Depremlerde can kaybı sıralamasında ülkemiz, Çin, Japonya ve İtalya’dan sonra gelmekte, ancak can kaybına yol açan depremlerin yıl olarak tekrarında ise 0,9 değeriyle birinci sırada yer almaktadır. 5 büyüklüğündeki depremler ülkemizde birçok yerleşim birimi için önemli bir risk faktörü olabilmektedir. Deprem yönetimine temel olacak stratejik bir plan bulunmamaktadır. Verilere göre konut bazındaki yapıların yüzde 40’ı kaçak ya da ruhsatsızdır. Özellikle Bala, Bingöl ve Elazığ depremlerinde ortaya çıkan zarar tablosu kırsal alandaki yapıların da önemli derecede risk taşıdığını, mevcut yapıların depremlerin olması gerekenden daha yüksek şiddetlerde hissedilmesine neden olduğunu göstermektedir. Afet olayları her yıl ortalama GSMH’nin yüzde 1-3’ü oranında doğrudan zarara neden olduğu kabul edilmektedir. Afetlerin dolaylı zararları göz önüne alındığında ise zarar toplamının GSMH’nin yüzde 5-7’sine yükseldiği tahmin edilmektedir.” Van depreminden sonra 2011 yılında hazırlanan raporda ise Türkiye’nin vakit kaybetmeden bir Fay Yasası hazırlaması gerektiğine dikkat çekildi.

Raporda, “Faylar ve yakın alanları ise tampon bölge uygulaması ile Kaliforniya’da olduğu gibi yapılaşmaya mutlaka kapatılmalıdır. Afetlerle mücadele için ÖTV’den elde edilen kaynağın belli oranı oluşturulacak Afet Fonu’na aktarılmalıdır” denildi.

Radikal