19 Şevval 1445 | 28 Nisan 2024 Pazar

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Güncel

Ana Sayfa Haber Güncel

Bosna Hersek 20 yaşında

Son Güncelleme: 3 MART 2012 - TSİ 09:26

Eski Yugoslavya'nın parçalanmasıyla birlikte Slovenya ve Hırvatistan'ın ardından merhum Aliya İzzetbegoviç ve arkadaşlarının önderliğinde düzenlenen referandumla 1 Mart 1992 yılında bağımsızlığını ilan eden Bosna-Hersek, acı bir bedelle ödediği ''onurlu gününün'' 20. yılını kutluyor.

 

AB'nin Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi Valentin Inzko, bağımsızlığının 20. yılını kutlayan ülkenin geleceği için iyimser olduğunu söyledi. Ancak 20 yaşında bir gencin gelişiminin devam etmesi gibi, Bosna-Hersek'in de gelişiminin devam ettiğine işaret eden Inzko, devletler tarihinde 20 yılın çok kısa bir zaman dilimi olduğunu kaydetti.

Bosna-Hersek'in gelişiminin iyi ve pozitif yönde devam ettiğini belirten Inzko, ''Savaş bittikten sonra hiçbir devlet sembolü ve kurumu olmadığına bakarsanız, şimdiki durumu da göz önünde bulundurursanız, Bosna-Hersek gerçekten bu süreç içerisinde bir başarı hikayesidir'' dedi.

Bosna-Hersek'in ünlü akademisyeni, düşünürü ve "bilge kişisi" olarak adlandırılan ve çok sayıda eseri bulunan Muhammed Filipoviç de Bosna-Hersek'in bağımsızlığının 20. yılını  değerlendirdi. Filipoviç, Sırp milliyetçilerinin Bosna-Hersek'in bağımsızlık ilan etmesiyle birlikte ülkeye savaş açtıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:


"Uluslararası toplumdan yardım bekliyorduk. Onların Bosna-Hersek'e saldırganlığı durduracağını düşündük, ama onlar bizim beklentimizi başaramadı. Ayrıca uluslararası toplumunun Sırplara ve Hırvatlara yardım etmesiyle bize büyük zarar verdi. Bosna-Hersek referandumla bağımsızlığını ilan etti. Buna karşı Sırplar, Boşnakları öldürmeye başladı. 3,5 sene uluslararası toplum, Sırpların Boşnakları öldürmesine izin verdi. Savaşın sonunda ise Srebrenitsa soykırımı yaşandı. Srebrenitsa soykırımı Boşnak yönetimini zora soktu. Boşnaklar Sırpların isteklerini kabul etti ve sonunda Bosna-Hersek içindeki Bosna Sırp Cumhuriyeti kuruldu."


-"Boşnak halkına en zor gelen olay"-

Muhammed Filipoviç, Boşnak halkına en zor gelen olayın, Osmanlı'nın Bosna'dan gittiği an olduğunu belirterek, "Bu olaydan dolayı Bosna'da ve Sancak'ta güçsüz kaldık ve işgalcilerin katliamına uğradık" dedi.

Yaşanan bu katliamlardan dolayı çok sayıda Boşnakın Türkiye'ye göç ettiğine işaret eden Filipoviç, "Ama onlar, köklerinin burada olduğunu unutmamalı. Onlar buralardan sorumlu, biz de onlardan sorumluyuz" diye konuştu. 


Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı'nın savaş dönemindeki Hırvat üyesi ve merhum Aliya İzzetbegoviç'in yakın çalışma arkadaşlarından Styepan Kljujiç de yaptığı açıklamada, savaş zamanında Bosna'ya uygulanan silah ambargosunun savaş suçlularına doğrudan destek verdiğini söyledi.

"Bosna-Hersek bağımsızlığını kazandığı halde bile, tek Bosna-Hersek fikri yavaşça kaybolmaya başladı" diyen Kljujiç, bunun oluşmasında en büyük etkenin Dayton Anlaşması olduğunu savundu. Kljujiç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dayton Anlaşması, herkesi kendi din, ırk ve kültürüne kapattı. Mesela okullardaki eğitimde geçen 20 yıl hakkında hiçbir gerçek yok. Hiçbir yerde ne olduğunu okuyamazsınız, ama yerel programlar sayesinde orada iktidarda olanların yanlış bilgilendirilmesine şahit olabilirsiniz. Böylece Bosna Sırp Cumhuriyeti'nde yaşayan çocuklar, hiçbir zaman Saraybosna'da neler olduğunu bilmeyecek. Merhum Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç'in esir alındığını, şehirlere kimin saldırdığını, ya da Saraybosna'nın kahraman şehir olduğunu ve uzun bir dönem kuşatma altında olduğunu bilmeyecekler. Saraybosna'da yaklaşık 16 bin kişinin öldüğünü, 1601 çocuğun hayatını kaybettiğini, kültürel binaların yerle bir edildiğini ve bu tür olayları okullardaki çocuklarımızı öğrenemeyecekler. Yeni genç nesil sadece 'kendi doğrularını' bilen savaşçı bir nesil olarak yetiştiriliyor. Uluslararası toplum savaşı durdurmuş olabilir, ama ülkenin gelişimi için gerekli prensipleri uygulamadı."

 

ACI VE ONURLU 20 YIL

Yugoslavya'yı oluşturan 6 federal cumhuriyetten biri olan Bosna-Hersek, 1991 yılında Slovenya'nın, ardından Hırvatistan'ın bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte, ya ''büyük Sırbistan''ın bir parçası, ya da ''ağır bir bedelle ödeyeceği'' bağımsız bir devlet olma yolunda karar verecekti...

'Bilge Kral' merhum Aliya İzzetbegoviç ve arkadaşlarının önderliğinde bir araya gelen Bosnalılar, onurlu bir gelecek konusunda referandum kararı aldı. Bosnalı Sırpların boykot ettiği referandum, 29 Şubat-1 Mart 1992 tarihleri arasında düzenlendi.

 

Ülkede yaşayan nüfusun yüzde 64'ünün desteklediği referandumla ''bağımsızlığa'' evet diyen Bosna-Hersek halkına karşı, Sırpların cevabı saldırı ve savunmasız sivillere karşı katliamlar işlemek oldu.

Avrupa'nın o dönem en büyük 4'üncü ordusu olan ve tamamına yakını Sırplardan oluşan Yugoslav birlikleri, Bosna-Hersek'in kentlerini kuşatma altına alarak, sivil halka karşı saldırı başlattı.

 

Yugoslav birliklerinin silahlandırdığı Bosnalı Sırplar da ülkede etnik temizliğe başladı, kurulan toplama kamplarında Boşnaklara yönelik işkence ve katliamlara, kadınlara yönelik de sistematik tecavüzlere giriştiler.

Uluslararası toplumun gözleri önünde tam 3,5 yıl yaşanan ve Srebrenitsa'da işlenen ''soykırım''la devam eden Bosna'daki savaş, 1995'te imzalanan Dayton Barış Antlaşması ile sona erdi.

 

Bosna-Hersek'te, bağımsızlığın ''ağır bedeli'' olarak çoğunluğu Boşnak 100 bin kişi katledildi, 50 bine yakın kadın tecavüze uğradı, 2 milyon kişi mülteci durumuna düştü. Savaş öncesi Boşnak nüfusun çoğunlukta yaşadığı ülkenin doğusundaki Srebrenitsa, Foça, Zvornik, Bratunac, Vişegrad gibi kentlerde ise yaşanan etnik temizlikten dolayı Müslüman nüfus nerdeyse hiç kalmadı.

 

DAYTON ANLAŞMASI

Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en ağır katliamların, sistematik tecavüzlerin, soykırımın yaşandığı Bosna Hersek'teki bu kanlı savaş, 1995'te ABD'nin Ohio eyaletindeki Dayton Hava Üssü'nde imzalanan anlaşmayla son buldu. Anlaşma, Amerikalı diplomat Richard Halbrooke'un girişimleriyle Bosna Hersek'in merhum Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç, Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç ve Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman tarafından imzalandı.

 

Bu anlaşma silahları susturdu, ancak ülkeyi siyasi bir düğümle baş başa bıraktı. 15 yıl öncesine kadar birbirleriyle savaşan 3 etnik yapı, bu anlaşmayla tek bir çatı altında, ülkenin kurucusu olarak görev aldı. Ancak ülkenin 3 kurucu etnik topluluktan oluşması ve kendine özgü siyasi yapılanması, Bosna Hersek'i dünyanın en karışık idaresinin hüküm sürdüğü devletlerden biri haline getirdi.

 

Ülke, topraklarının yüzde 49'unu oluşturan Sırp Cumhuriyeti ile yüzde 51'ine sahip Bosna-Hersek Federasyonu ve bir küçük özerk (Brçko) bölgeden oluştu. Antlaşmayla Bosna-Hersek Federasyonu ise kendi başbakanları, parlamento başkanları ve bakanları bulunan 10 kantona ayrıldı.

 

DAYTON ADALET GETİRMEDİ

Ülkede silahları susturan Dayton Barış Anlaşması, savaşı başlatan, halkın referandumla ''bağımsızlık'' talebine katliamlarla yanıt veren Sırpları, adeta ödüllendirdi. Ülkenin yüzde 49'una hakim olan etnik temizlik üzerine kurulan Bosna Sırp Cumhuriyeti ile ödüllendirilen Sırplar, sık sık ''bağımsızlık talepleri'', devlet kurumlarını ''bloke'' eden kararlarıyla gündeme gelerek, uluslararası toplumu meşgul etmeye devam ediyor. Savaş suçlularının sığındığı adeta ''güvenli bir liman'' olan Bosna Sırp Cumhuriyeti'nde, savaş zamanında evlerini terk eden Boşnak mültecilerin dönüşüne ise zorluk çıkartılıyor.

 

Savaştan önce Boşnak nüfusun çoğunlukta olduğu, yapılan etnik temizlikle şu anda tamamen Sırp nüfusun hakim olduğu Srebrenitsa'nın da aralarında bulunduğu ülkenin doğusundaki kentlerde ''mülteciler sorunu'' hala çözülemedi. Savaşın bitmesinden bu yana 16 yıl geçmesine rağmen halen 120 bin kişi, şu anda Sırpların yoğun yaşadığı Bosna Sırp Cumhuriyeti'nde kalan evlerine dönmek için bekliyor.

 

BAĞIMSIZLIĞIN BEDELİ

Bosna-Hersek'in 1 Mart 1992 yılında düzenlenen referandumla bağımsızlığına karşı savaş açan Bosnalı Sırpların eski siyasi lideri Radovan Karaciç, Bosnalı Sırpların eski askeri lideri Ratko Mladiç gibi savaşın elebaşları Lahey'deki uluslararası mahkemede tutuklu olarak yargılanırken, çok sayıda savaş suçlusu ise hala serbest geziyor.

 

Boşnaklara yönelik yaşanan katliamları gizlemek isteyen Sırplar ise, asılsız iddialarla Bosna savaşı sırasında büyük kahramanlıklar gösterenleri tutuklatarak, savaş döneminde silahlarıyla sindiremedikleri insanlardan intikam almaya çalışıyor.

 

Bosna'daki savaşta kuşatma altındaki Saraybosna'nın düşmemesinde en büyük etken olan ve 2 ay önce Sırpların asılsız iddiaları sonucu ''savaş suçu işledikleri'' iddiasıyla tutuklanan İgman Dağı'nı savunan 109'uncu Tugay Komutanı Nezir Kaziç, Haciçi belediye başkanı Mustafa Celiloviç, emniyet müdürü Fadıl Çoviç'in de aralarında bulunduğu 8 eski Boşnak yetkili, hala cezaevinde ağır koşullar altında tutulmaya devam ediyor.