16 Şevval 1445 | 25 Nisan 2024 Perşembe

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Türkiye

Ana Sayfa Haber Türkiye

'Kodlama değil sayısal beceri öne çıkacak'

Son Güncelleme: 20 MART 2019 - TSİ 09:55

Türkiye de dahil tüm dünyada, son yıllarda adeta eğitimin temel direği haline getirilen ‘kodlama’ya ilişkin eleştiride bulunan PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher, kodlamanın modasının çok büyük ihtimalle geçeceğini söyledi.

Dijital dünyada başarılı olmak için bilgi ve becerileri geliştirmek önemli. Ancak kodlama günümüz teknolojilerinde yolumuzu bulmak için kullanılan belli bir teknik. Şu anki öğrenciler mezun olduklarında kodlama büyük ihtimalle modası geçmiş bir araç olacak. Bu nedenle verilecek eğitimin de sadece bir tekniğe odaklanmak yerine, sayısal düşünme ve veri bilimini öne çıkarması gerekiyor.

Öğretimin odağında düşünme ve neden-sonuç ilişkisi kurabilme becerileri olmalı. Yüksek kalitede bir programlama eğitimi için geniş ve dengeli bir müfredata ihtiyacınız var. Öğrencilere dijital okuryazarlık kazandırmalı, bir düzeyde geleceğin iş dünyasına hazır kılmalıyız.

Geleneksel bürokratik okul sistemlerinde öğretmenler sınıfta bolca öğretim reçetesiyle yalnız bırakılır. Geçmişte eğitim, bilgiyi yaymakla ilgiliydi, gelecekte ise öğrencinin kendisinin de katkı sunduğu bilgiden bahsediyoruz.

Geçmişte sınıflar, öğrenciyi dış dünyadan ayrı, içeride tutmaya odaklı bir şekilde tasarlanmıştı. Gelecekte ise daha fazla entegrasyon ihtiyacı doğacak. Bu dersler, öğrenciler, öğrenme içerikleri arasında daha fazla entegrasyon anlamına geliyor. Sınıflarda öğretilenlerin dış dünyayla bağlantılı olması gerekiyor. Toplumun zengin kaynaklarına daha duyarlı bir eğitim yükselecek.

Öğretim programları ders odaklıydı, gelecekte proje temelli olacak. Geçmişte eğitim hiyerarşikti. Öğrenciler alıcı konumundayken, öğretmenler baskın bilgi kaynağıydı. Fakat gelecekte buna yer yok. Öğrenciler de kaynakların hazırlanmasında söz sahibi olacak. Bu daha iş birliğine dayalı bir çalışma anlayışı da demek. Yani alışılageldik çalışma normlarında da bir değişiklik ortaya çıkacak.

"Çocuklarımıza yön bulma yeteneği kazandırmalıyız"

Okullarda öğrendiklerimizin yaşamımız boyunca kalacağını farz ediyor olabiliriz. Ancak artık ne bildiğimiz ödüllendirilmiyor. İnternette zaten her bilgi var. Önemli olan bu bildiklerimizle neler yaptığımız. Çocuklarımıza bildiklerimizi öğretirsek, onlar da bizim adımlarımızı takip etmek için bunları belki yeterince hatırlayabilir. Fakat onlara, güvenilir yön bulma becerileri kazanmalarında yardımcı olabilirsek, çocuklarımız da karmaşık, değişken ve belirsiz gelecekte kendi yönlerini
bulabilirler.

"Kişiye özel eğitim öne çıkıyor"

Geçmişte eğitimin temel amacı, standartlaşmaydı. Öğrenciler, belli yaş gruplarına göre dağılarak, aynı standart müfredatta eğitim alıyordu. Fakat gelecekte buna yer yok; kişiselleşmiş bir eğitim deneyimden bahsediyoruz. Öğrencilerin kişisel kapasitelerine göre şekillendirilen öğretim programlarını daha çok konuşacağız. Geçmişte okullar, teknolojik adalardı. Gelecekte teknolojinin potansiyelini kullanarak bilginin daha özgür bir şekilde yayılmasına görev alacak.

Geçmiş interaktifti, gelecek ise paylaşımcı. Öğrenmenin bir yer değil, bir aktivite olduğunu bilmeliyiz. Gelecek, inovatif işbirliklerine kapı aralayacak. Karmaşık öğrenme sistemlerinin dışında kalmak bizi sınırlar. Güçlü öğrenme ortamları sürekli sinerji oluşturarak profesyonel, sosyal ve kültürel birikimlerimizi zenginleştirecek. Bunu okullarda, üniversitelerde ve iş dünyasında görüyoruz. Bu bakış açısının etkisi artacak.

Hürriyet