26 Şevval 1445 | 5 Mayıs 2024 Pazar

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Ekonomi

Ana Sayfa Haber Ekonomi

Ette ve tarım ürünlerinde şikayetler ve çözüm arayışı

Son Güncelleme: 3 MART 2016 - TSİ 10:18

Merkez Bankası’nın enflasyonu “gıda fiyatlarındaki katılığın” olumsuz etkilediğini açıklamasından bu yana, bir yandan et fiyatlarının yüksekliği, bir yandan sebze-meyve fiyatlarının üreticiden tüketiciye katlanarak ulaşması tartışılıyor.

Her gün bu konularda haberlerle televizyon tartışmalarıyla, Bakanların önlem açıklamalarıyla karşılaşılıyor. Ancak sonuçta pek değişen bir şey olmuyor. Gıda fiyatları katılığı enflasyonu yüzde 8’lerin üzerinde tutuyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar ürünlerin tarladan sofraya artan fiyatı konusunda yaptıkları araştırmalar içeren bir basın toplantısı yaptı. Aynı konuyu ele alan Mersin kaynaklı haberde Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, fiyat artışına neden olan çeşitli konulara değindikten sonra çözüm için bakanlık yetkilileri, üreticiler, tüccarlar, bütün sektör temsilcilerinin bir araya gelerek maliyetleri aşağıya çekecek arayışta bulunmaları gerektiğini söyledi.

Gökçel, üreticilerin ve üretici birliklerinin satış noktalarında müdahil olarak yer alması sayesinde aracı karlarının kaldırılarak, üreticiden tüketiciye ürün satılmasının önünün açılmasının sağlanacağını belirterek, “Üreticiler güçlenirse fiyatlar dengeyi bulur, üretici ürettiğinden para kazanır ve sürdürülebilir bir üretim sağlanır” düşüncesini ortaya koydu.

TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, dün düzenlediği basın toplantısında 250 kilogramlık karkastan, 7 ay hayvanı besleyen üreticinin kazancının 500 liranın altında kalırken kasabın 2-3 bin lira kazanmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. 2014 Temmuz’undan bu yana üreticilerin sanayiciye çiğ sütü aynı fiyattan sattıklarını, son birkaç aydır bazı bölgelerde fiyatların 90 kuruşa düştüğünü açıklayarak, “2008’e dönmek istemiyoruz. Süt ineklerinin, o dönemdeki gibi kasaba, kesime gönderilmesini istemiyoruz” dedi. Et Süt Kurumu’nun piyasaya girip süt alımı yaparak bu olumsuzluğun yaşanmasının önüne geçmesini önerdi.

Bayraktar, üreticinin patates fiyatını 40 kuruşa kadar düşürürken, marketlerde patates fiyatının 1 lira 87 kuruşa satıldığını aktardı. Bayraktar, diğer bazı ürünlerle ilgili de açıklamalar yaparak, Rusya ambargosunun domates ve portakal üreticisini mağdur ettiği bilgisine de yer verdi.

Bu açıklamalar et-süt ve sebze-meyve fiyatlarının yüksekliğinden şikayetçiliğin yeterli olmadığını, yeni düzenlemelere ihtiyac duyulduğunu gösteriyor. Bu konuda neler ele alınmalı:

* Öncelikle arz-talep açısından, üretimin tüketim açısından yeterliliğini ele almalıyız. Hayvan varlığımızın yeterliliğini et ve süt üretimi açısından değerlendirmeliyiz.

* Fiyat artışında rol oynayan mera sorunu ve yüksek yem fiyatlarını uygun hale getirmenin yollarını aramalıyız.
Et için ayrı ve süt üretimi için farklı hayvan ırklarının beslenmesi dönemini başlatarak, et arz eksikliği, sütte arz fazlası yaşamaktan kurtulmalıyız.

* Kamunun yüksek katma değer uygulamalarını gözden geçirip, üretici ve tüketici lehine yeni düzenlemelere gitmesinin hayata geçirmeliyiz.

* Et ve Süt Kurumu’nu et ve süt alanında regülasyon yapar hale getirmeliyiz. Besiciye rakip bir ithalatçı kurum olma özelliğini sonlandırmalıyız.

* Çoğunlukla lastikli araçlarla karayolunda pahalı nakliye sisteminden, raylı sistemle nakliye sistemine geçen planlamalar yapmalıyız.

* Sebze-meyvede tarladan sofraya büyük oranda ürünün telef olmasının önüne geçici önlemleri devreye sokmalıyız.
Fiyat bulmadıkları için tarlalarını, bahçelerini terk eden üretimden vazgeçen üreticileri yeniden üretime yöneltecek önlemleri sağlayabilmeliyiz.

* Girdi maliyetlerinde hızlı artışları önleyecek regülasyonları kamu desteğiyle başarabilmeliyiz.

Bütün bu sözünü ettiğim konuları birlikte içersinde yer alan bütün aktörlerin katılıp kendi pencerelerinden değil, genel pencereden bakarak değerlendirmelerinin yer aldığı bir diyalog içersinde ele alarak çözüm üretmeliyiz.

Dünya / Osman Arolat