4 Cemaziyelevvel 1446 | 6 Kasım 2024 Çarşamba

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Hayat

Ana Sayfa Haber Hayat

Hareketsiz çalışma hayatının riskleri

Son Güncelleme: 19 ŞUBAT 2016 - TSİ 11:47

Havalandırması klimayla sağlanan, günün en az 8 saatinin geçirildiği ofisler insanların fiziksel ve ruhsal sağlığını tehdit ediyor. Ofis çalışanlarını tehdit eden hastalıklar hareketsizliğin önüne geçilerek önlenebilir

Klimayla havalandırılan, günün en az 8 saati onlarca insanın dirsek dirseğe çalıştığı, güneşten yoksun ofisler hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı bozabiliyor. Bazıları gelişmiş teknoloji ve üst düzey konforla donatılsa da, hareketsiz yaşam hepsinin ortak noktası.

Sağlıklı saatler mümkün

Başkaları tarafından belirlenmiş ‘ofiste yaşam standartları’ size uymuyor olabilir. Peki hayatınızı kazandığınız işinizi bırakmadan, işyerinde sağlıklı saatler geçirmek mümkün mü? Uzmanlara göre, mümkün. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Kerem Gün, ofis çalışanlarının vücutlarının çeşitli bölgelerindeki Ağrıların nedeninin hareketsizlik olduğunu söyledi.

200 binden fazla kişinin fiziksel aktivite seviyeleri ve kilolarının araştırıldığı bir çalışmada; günde 11 saatten fazla oturanların, dört saatten az oturanlara oranla üç yıl içinde ölme risklerinin yüzde 40 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Dünya Sağlık Örgütü, fiziksel yetersizliğin gelişmiş ülkelerdeki ölüm nedenleri arasında ilk 5’te yer aldığını bildiriyor.

Kas ağrıları başlarda

Solunum, kalp-damar ve sindirim sistemi gibi pek çok vücut fonksiyonu doğrudan ya da dolaylı yollardan aktiviteden etkileniyor. Doktorların en sık duyduğu şikayet olan ağrı, genelde kas-iskelet sisteminden kaynaklanıyor. Çünkü kas-iskelet sistemi, vücudun çevre ve yerçekimiyle girdiği amansız mücadelede en önde yer alıyor.

Çeşitli araştırmalar, ofis çalışanlarının tamamına yakınının hayatlarının bir döneminde bel veya boyun ağrısı çektiğini ortaya koyuyor. Hareketsiz yaşam tarzı; boyun ve bel düzleşmesi, sırt-bel ağrısı, kas spazmları gibi başlangıç aşamasında sayılabilecek omurga sorunlarından skolyoz, kamburluk, bel fıtığı veya bel kayması gibi ciddi omurga patolojilerine kadar geniş bir yelpazede hastalığa yol açıyor.

Değişiklik yapılmalı

Peki, bu karamsar tablonun değişmesi için neler yapılabilir? Kişinin temel bazı davranışlarını ve alışkanlıklarını değiştirmesi, basit çevresel düzenlemeler yapması tolere edilebilir bir tablonun oluşmasını sağlayabiliyor. Ergonomik çözümlerden bazıları:

- Monitörü göz hizasına getirin.

- Masa ve sandalyenin ergonomik ayarlarını yapın.

- Bel ve kol destekleri kullanın.

- Ayaklarınızın altına hafif bir yükselti koyarak, dizlerin yükselmesini sağlayın.

Bu değişiklikler omurganın boyun, sırt, bel ve kuyruk sokumundaki dört anatomik kavisinin her durumda korunmasını ve eklemlerin aşırı baskıya uğramamasını sağlayacak. Bu da daha az ağrı demek!

Hasta bina sendromu!

Dr. Eren Eroğlu, yaşadığımız binaların bizi hasta edebileceğini söyledi: “Binanın iyi havalandırılmayan bölgelerinde çalışanlarda ortaya çıkan bazı semptomlara ‘Hasta Bina Semptomu’ (HBS) deniyor. Yüksek veya düşük sıcaklık, aşırı nem, yetersiz hava akımı, kötü koku gibi olumsuz iç ortam ikliminden kaynaklanan rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Şikâyetler arasında; göz, burun ve boğazda akıntıyla tahriş, baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik, deride kızarıklık var. Şikâyetler, binaya girildikten sonra başlıyor ve mekanın terk edilmesiyle düzeliyor.

Milliyet