18 Ramazan 1445 | 29 Mart 2024 Cuma

CANLI DİNLECANLI DİNLE

Türkiye

Ana Sayfa Haber Türkiye

Türkiye nükleer santralde 20 yıl geç kaldı

Son Güncelleme: 11 EKİM 2011 - TSİ 11:57

Ankara Üniversitesi (AÜ) Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Doğan Bor, ''''Türkiye nükleer santralde 20 yıl geç kaldı. Bu işe radyasyon geçekçesiyle karşı çıkmak anlamsız. Yanı başımızdaki Ermenistan ve Bulgaristan''daki çok eski santrallerin durumu ne olacak?'''' dedi.

Prof. Dr. Bor, nükleer enerji konusunda kamuoyunda yaygın bir bilgi kirliliğinin olduğunu ileri sürerek, bu duruma gelinmesinde ilgili kurumların kamuoyunu aydınlatacak girişimlerde bulunmamasının etkili olduğunu söyledi.

Bazı akademisyenlerin bilimsel hiçbir dayanağı olmayan açıklamalar yapmasının kendisini asıl üzen durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bor, ''''Çernobil''de 22 yılda radyasyona bağlı olarak 50 kişi ölmüş. Radyasyon etkisi ile ölenlerin oranı yüzde 1. Öte yandan, akciğer filmi çekilen her 500 bin kişi de aynı oranda risk taşıyor'''' diye konuştu.

Nükleer santralin kurulmasında işin enerji ayağı kadar nükleer teknoloji ayağının da önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bor, şunları kaydetti:

''''Nükleer demek yüksel teknoloji demek. Birçok alanda bu teknolojiyi kullanabilirsiniz. Türkiye nükleer santralde 20 yıl geç kaldı. Bu işe radyasyon geçekçesiyle karşı çıkmak anlamsız. Yanı başımızdaki Ermenistan ve Bulgaristan''daki çok eski santralleri durumu ne olacak? Böyle bir mantık yanlış. Şimdi de Almanya''nın kararını sıkça dile getiriyorlar. Bilinmelidir ki Almanya''nın da nükleerden vazgeçtiği falan yok. Yapılan açıklamalar 20-30 yıl sonrasıyla ilgilidir. Bazı reaktörler kapatılırken bazılarının kapasitesi artırılacak. Yani bir vazgeçme yok. Öyle olsa nükleerin yerine neyi koyacaklarını neden açıklamadılar? Bu sadece Merkel yönetiminin Fukişima sonrası kamuoyunu tepkisini azaltmaya yönelik ortaya attığı bir söylem.''''

''''Ankara''da sonuç çok düşük''''-

Prof. Dr. Bor, Japonya''daki Fukişima nükleer santralinin çevreye zarar vermediğini, tehlikenin söz konusu olması halinde insanlara iyot tabletleri dağıtılması gerektiğini, ama bunun yapılmadığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:

''''Fukişima da hiç bir şey olmamıştır. Santralin kapısındaki bekçinin aldığı radyasyon dozu bilgisayar tomografi cihazından alınan radyasyona eşdeğer. Biz Japonya''daki depremin ardından Ankara''da bulutlardan gelen radyasyonu ölçtük. 4 farklı yer ve zamanda yapılan bu ölçümlerin ardından sonuç oldukça düşük çıktı. Şöyle bir örnek verirsek; bir atom toz şeker kadar olsa, 10 kilometre çarpı 10 kilometre çarpı 100 metrelik şeker dolu bir kutudaki sonuç çay kaşığı kadar.''''

MİLLİ GAZETE / 11 EKİM 2011